31 Mart
Yerel Seçimlerinin ardından ortaya çıkan tablo, birçok tartışmayı da
beraberinde getirdi. Seçime Cumhur İttifakı ismi ile giren AKP ve
MHP'nin İç Anadolu ve Doğu Anadolu'daki başarısı, CHP ve İyi Parti'den
oluşan Millet İttifakı'nın ise İstanbul, Ankara, Antalya, Mersin, Adana gibi büyükşehirlerdeki başarısı
seçime damgasını vurdu.
Türkiye
genelinde özelde AKP ve genelde Cumhur
İttifakı'nın açık ara birinci çıkmasına rağmen stratejik önemi çok büyük
olan büyükşehirleri kaybetmesi çeşitli konuların tartışmaya açılmasına sebep
oldu. Özellikle İstanbul ve Ankara'da ilçelerin çoğunu ve belediye meclis
üyeliklerinin de çoğunluğunu elde eden Cumhur İttifakı adeta bu şehirlerde
kilit bir role sahip oldu.
Bahçeli'nin Teklifi:
İl Seçilsin, İlçeler Atansın
Seçimin
ardından ortaya çıkan tablonun üzerine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yerel
yönetimlerle ilgili yeni bir reform önerisi ortaya attı. Bahçeli, vatandaşların
büyükşehir belediye başkanlarını
seçmelerini, seçilenlerin de ilçe
belediye başkanlarını atamasını teklif etti.[1]
Bu
konunun gündeme gelmesinin sebebi, yazının başında da sözünü ettiğim gibi Cumhur
İttifakı'nın Ankara ve İstanbul'da
ilçelerde ve il meclisinde üstünlük sağlamasına rağmen büyükşehri kaybetmiş olması.
Tam tersi olsa muhtemelen bu konuları konuşuyor olmayacaktık. Ama yine de sayın
Bahçeli'nin bu önerisi üzerine düşünmeye ve tartışmaya değer.
Devlet
Bahçeli'nin önerisini iki açıdan ele almakta fayda var:
1-Merkeziyetçilik
2-Temsil
Merkeziyetçilik
Bakımından
İlk
önce merkeziyetçilik açısından ele alacağız. Bahçeli'nin önerisi
merkeziyetçiliği artıracak mı yoksa azaltacak mı? Eski CHP milletvekili Barış
Yarkadaş katıldığı bir televizyon programında, bu önerinin adem-i
merkeziyetçiliği artıracağını, Türkiye'nin üniter yapısına zarar vereceğini ve
hatta federal sisteme kapı açacağını iddia etti.
Merkeziyetçilik, sözlük anlamı olarak otoritenin ve işin tek bir merkezde toplanmasını amaçlayan görüş anlamına geliyor.
MHP
gibi devletçi ve katı merkeziyetçi bir partiden adem-i merkeziyetçi bir reform
önerisi gelme ihtimali yok denebilecek kadar düşük. Ayrıca sayın Bahçeli'nin
önerisine baktığımızda adem-i merkeziyetçilikten çok mevcut sistemden bile daha
merkeziyetçi bir il idari yönetimi görülmekte. Vatandaşların kendi yaşadıkları
ili, ilçeyi ve mahalle muhtarını seçebilmesi tam anlamıyla olmasa bile bir
adem-i merkeziyet örneği. Bunların bir
kısmının alınıp, sadece büyükşehir belediye başkanının seçimle gelmesini
sağlamak, Yarkadaş'ın iddia ettiği gibi ulus devletle çakışan değil, ulus
devlete yakışan bir adım olur. Tabii burada asıl önemli olan problem zaten ulus
devletin kendisi olduğu gerçeğini de gözden kaçırmamakta fayda var.
Temsil Bakımından
Temsil
bakımından ele alınacak olursa, sayın Bahçeli'nin önerisi yine mevcut sistemden
daha iyi şeyler vaat etmekten uzak. Zira, ilçelerin çoğunun bir ittifak
tarafından alınmasına rağmen büyükşehrin alınmamış olması garip değil,
demokrasinin bir güzelliği. Zira bu durum vatandaşlar, yaşadıkları ilçelerde
farklı, büyükşehirde farklı adaya oy vermiş anlamına gelir. Bu da Türkiye
demokrasisinin gelmiş olduğu noktayı gözler önüne serer. Burada bir problem
değil, tam tersine başarıdan söz etmek mümkün.
Devlet
Bahçeli'nin teklifindeki temsil açısından bir diğer problem ise, vatandaşların
büyükşehirde seçtikleri ya da seçmek istedikleri kişinin, ilçe belediyesinde
istemedikleri bir kişiyi atama durumu. Böyle bir durumda, vatandaşın temsil
hakkı gasp edilmiş, demokratik hakkına pranga vurulmuş olur.
Belediye
meclislerindeki çoğunluğun, belediye başkanının partisinden değil de başka bir
partiden olması ise o şehirdeki denetim
mekanizmasının çok daha iyi olmasına sebep olur. Bir diğer ihtimal ise,
başkanın hiçbir şey yapamamasına da sebep olunabilir fakat bunun sonucu bir
sonraki seçimde daha ağır bir şekilde ödenir.
Her ne
kadar katılmadığım bir öneri olsa da, konunun tartışılmasına ve yeni
tartışmaların doğmasına vesile olması açısından Devlet Bahçeli'nin önerisini
takdir ediyorum.
Fakat, Türkiye'nin ihtiyacı daha çok merkeziyetçilik değil,
daha çok adem-i merkeziyetçilik. Daha az temsil değil, daha çok temsil. Daha az
demokrasi değil; daha çoğulcu, daha özgürlükçü bir demokrasi.
Yorumlar
Yorum Gönder