Kısa Kısa




SBS'den “Çıkartılan Gündem” :
  Bir tartışmadır sürüp gidiyor. Yargıtay geçen sene sınava girmiş olan 1 milyon 112 bin kişinin sınavlarının tekrar inceleneceğine karar verdi. Vermez olaydı ! 
  Tek yaptığı magazin haberi vermek olan , gazetesinin sayfası tamamiyle gayri ahlaki kelimelerle dolu olan , içindeki yazılar sürekli tekzip edilen , başyazarlarının ne olduğu bilinen , içinde haber dışında her şey olan bir gazetemizin caf caflarıyla medyaya sunuldu bu haber. Bu gazetemiz öyle bir gazete ki ... Web sayfasına girerseniz , sizi meraklandıran bir çok haber bulduğunuzu sanırsınız ama haberin içine girdiğinizde hiç başlıkla alakalı olmadığını anlarsınız. Eğer gazeteyi alıp okursanız ne siz bir şey anlarsınız ne de başkası . Tek isteği daha çok “tık” ve daha çok “reklam” olan ve tamamen ticari amaçlı olduğu açık  gazete, bu haberi “SBS Puanları Tekrar Hesaplanacak , Tekrar Yerleştirme Yapılacak” olarak sundu.
    Bu haber hiç ilgimi çekmedi çünkü ben bu olayı yaklaşık 6-7 aydır biliyordum . Yeni bir şey değildi . Ama görünen o ki herkes bunu yeni gibi okudu. SBS puanları açıklandığı gün yani 12 Temmuz 2013 günü , “SBS'de Yabancı dil testinde hata yapıldı”  iddası ortaya atıldı. Yani  bu müteessir gazetemizin iddayı yeni ve şok bir gelişme olarak değerlendirmesinden tam 6 ay 3 gün önce. Ben o gün araştırmıştım bu iddayı . Ortaya atılan idda şu : 
“SBS'de Almanca ve İngilizce testlerinin cevap anahtarlarının karıştırıldığı ve tekrar puan hesaplaması yapılabileceği “  . Bu idda ortaya atıldıktan sonra CHP milletvekili Aydın Ayaydın'ın başvurusu üzerine yargıtay bunu inceledi ve yaklaşık 6 ay sonra kararını açıkladı . Karar ise şuydu “Bazı sınav kağıtları tekrar incelenecek” . Yani her şey gayet normal ve hukuk içinde gelişirken , sıra dışı hiçbir şey yokken bunun “Tüm öğrencilerin okulu değişebilir” şeklinde servis edilmesi yine bu tür popüler gazetecilik anlayışının bir ürünü olarak görüyorum. MEB bu karar üzerine itiraz etti . Ve MEB Bakanı Nabi Avcı şu açıklamayı yaptı : “Bu sınav sonucunda okullara yerleşmiş çocuklarımız ve aileleri rahat olsun” dedi. Her şey gayet açık ve net . En fazla 70-80 kişinin puanının değişme olasılığı var. Onlar değişse dahi okula yerleşen öğrencilerin başka okula gönderilmesi gibi bir durum yok. Açık ve net. Tabi anlayana... Herkesin içi rahat olsun..

***
Şike Soruşturması :
Ve en sonunda yargıtay kararını açıkladı... Aziz Yıldırım'ın da içinde bulunduğu grubun şike ve teşvik cezaları onandı . Bu durumda Aziz Yıldırım'ın başkanlığı da düşmüş oldu. Türkiye'de kimse şike yapılmadığını idda edemez ki her zaman yapılmıştır belki şu an bile yapılmakta. Karar aslında çok da şaşırtıcı olmadı . 4 maçta şike ve teşvik olduğu en azından “yargıtay” kararıyla “kesinleşmiş” oldu.Tabi bu günlerde yargıya güvenimiz de sarsılmış durumda. Tedbirliyim. Emin değilim. Kim şike yaptıysa , hak yediyse cezasını son saniyesine kadar çeksin ! Ama kurunun yanında yaş da yanmasın ... Bu soruşturmada bir Galatasaraylı olarak diyorum ki “Fenerbahçenin bile hakkı yenmesin”

***
Aziz Yıldırım'ı Memnun Etmek : 
  Türkiye'de 3 Temmuz süreci olarak da bilinen şike soruşturması başladı. Savcılar Aziz Yıldırım ve diğerlerini şike yapmakla suçladı.
Aziz Başkan çıktı ve “Bu Fenerbahçe'ye oynanan bir oyundur,kesinlikle sonuna kadar karşı çıkacağız “ dedi.


UEFA, Fenerbahçe'nin şike ile ilgili kararını açıkladıktan sonra Aziz Başkan çıktı ve “Platini'nin bize garezi var , UEFA'nın bu kararını reddediyoruz” dedi.

Şike konusu CAS'a gitti.
CAS da Fenerbahçe'nin şike yaptığına karar verdi.
Aziz Başkan çıktı ve “CAS'a güvenmiyoruz .Kararını kabul etmiyoruz” dedi.


En son Yargıtay'ın kararı bekleniyordu . Yargıtay kararını açıkladı . Aziz Yıldırım   (başkanlığı artık düştü) Fransa'da çıktı ve “Bu siyasi bir komplodur . Bu kararı kesinlikle reddediyorum” dedi...
Uzun lafın kısası , Dünya üzerindeki hiçbir hukuksal düzlem Aziz Yıldırım'ı memnun etmiyor . Yapacak bir şey yok , artık koğuşunda “Beni böyle sev” çalarlar.


***
Havalara Ne Oluyor ?
   Eskiden kutuplarda bir buzul erise anında haberler bunu yayınlar , bilimadamları çıkar uzun uzun konuşurlardı. Bu aralar da kuraklık var ülkemizde ve dünya üzerinde. Ama sanırım biz “beyaz” insanlar “gündem”in hızına yetişmek için önümüzdeki bunun gibi engelleri atmaya , kaldıramayacağımız için gizlemeye çalışıyoruz.
   Eskiden küresel ısınmadan çok büyük endişe duyardım. Batuhan Ay ile 2008 yılında açtığımız bir bilim sayfasında da bundan ve bunun sonuçlarından uzunca bahseden bir yazı yazmıştık. 
   Yıl 2014 oldu ve sanırım küresel ısınma “out” oldu! “in” olanlar ise “Mustafa Sarıgül'ün varlığı, şike, spor, magazin” 
Ben de doğal olarak bu konudan uzak kaldım bir süre. Ta ki Cuma günü (dün) hutbede imamın “Allah'ım bizi kuraklığın acı sonuçlarıyla imtihan etme” deyişine kadar. O an büyük bir endişeye kapıldım. Çünkü bilim adamlarının yıllardır bahsettiği felaket meydana geliyor, kuraklıklar artıyor , yağışlar azalıyor, Güneş'teki patlamalar artıyordu. 
   Peki kimin umrundaydı ? Artık bilimadamları bile bu konuda “pes” etmiş gibi gözüküyor . “Biz bağırdık çağırdık uyandırmaya çalıştık ama iş işten geçti” der gibiler. Sapanca Gölü ise bambaşka bir konu. Ondan başka bir yazımdan bahsedeceğim...

Ne diyelim ; “Allah bizi açlık ve kuraklığın acı sonuçlarıyla imtihan etmesin”

Yorumlar