Evet Medyaya Düşmanım ! Ama...


  Geçen akşam bir komedi  dizisinde denk geldim. Başı boş dolaşan, işsiz iki arkadaş iş olarak yeni bir fikir bulmuştur. Kahveye gelirler ve kahveciye "Artık köşeyi döndük" derler. Kahveci şaşırır ne olduğunu sorar. "Tüplü televizyon satacağız" der adamlar. Kahveci güler ve "bu devirde ona para verecek adam mı kaldı?" diye dalga geçer. Adamlar ise kararlıdır, "Biz Afrika'nın elektrik girmeyen şehirlerine götürüp satacağız bu televizyonu." Kahveci yine güler ve "Tabi aküyle çalıştıracaksınız değil mi ?" der. Adamlar pes etmez, cümlelerini düzeltirler, "Afrika'nın elektrik girmiş ama televizyon girmemiş köylerine götürüp satacağız "
   Düşündürücü geldi bana.  Elektriklerin girmediği , ya da girdiği fakat daha televizyonla tanışmamış bir köy düşünün. O insanları düşünün. Onların yerine kendinizi koyun. Ne kadar da rahat olurdu değil mi ? Hele şu seçim stresi , böylesine baskıyı artırmışken , siyaset arenası çok uzun zaman sonra  bu kadar daralmışken , herkesin ses kayıtları , montajları , klipleri havada uçuşurken , sporda hakemlerden, şike haberlerinden artık gına gelmişken , zamlarıyla operasyonlarıyla gündemi meşgul etmekteyken , iftiralar , hakaretler , küfürler, kavgalar , gürültüler havada uçuşurken ve bundan baş sorumlu olan sorumsuz medya iken daha televizyonun bile girmediği bir köyde yaşadığınızı düşünsenize.
   İftiralar havada uçuşuyor. Montajlar , kasetler siyaseti dizayn etmeye çalışıyor. Tehditler, yürüyüşler sporu ve hakemleri dizayn etmeye çalışıyor.  Dinlenme skandalları kopuyor. İşadamlarından tutun sokaktaki adama  kadar herkes dinlenmekten korkuyor. Benim şu anda medyaya güvenim tamamen yok oldu.  Açıkçası da sıkıldım. Eminim siz de sıkıldınız.

   Hiçkimse çıkıp da biz bağımsız medyayız, biz özgür medyayız, biz doğrunun yanındayız demesin! Yok öyle bir medya. Bir ara Türkiye'de ilk olarak Taraf gazetesinde oldu öyle bir oluşum, farklı fikirler bir arada yazıyordu sonra ne olduğunu gördük , çift haneli sayıda yazar,aydın işten atıldı. Kusura bakmayın ama hiçbiriniz tarafsız değilsiniz ey sloganları güzel medyalar! Hepiniz belli fikirlere ve ideolojilere veya çıkarlara yenik düşüyorsunuz. Doğruyu doğru olarak gösteremeyip , bir de  üstüne üstün yanlışı yanlış olarak veremiyorsunuz.

  Sözü gelmişken söyleyeyim , Oğuzhan ile de bu konuyu tartışmıştık , "yandaş medya" kavramı Türkiye medyası için çok yanlış bir kavram . Çünkü birilerinin yandaşı olmayan bir medya yok ülkemizde ! Hiçkimse çıkıp ben yandaş değilim diyip gazetenin ilk sayfalarına ilanlar vermesin.  

  Hepiniz insanların duygularını kullanıyorsunuz ! 

 
   Veysel Batmaz'ın "Medyaya Düşman Yetiştiriyorum" adında bir kitabı var ! Orda şöyle diyor :

  "Terkedilmiş medya plazaları, kokonalara makyaj malzemesinden başka işe yaramayan son teknoloji ürünü medya araçları, dev matbaalar, digital platformlar, sanal stüdyolar, lar lar da lar lar, milyar dolarlık borçlar, binlerce işsiz, birbirine küfreden köşeci yazıcıları, rating bilmez en-kıromenler, medyada kapsandıkça baraja takılan siyasetçiler, "gazetecinin ma'kûs tâlihi" mapusluk...

Değer miydi bütün bunlara?
Medya orta-m mı, ara-ç mı?
Medya ne işe yarar?"
    Ne edep kaldı , ne görgü , ne hoşgörü . Medya , Türk medyası bir kez daha sınıfta kaldı . Fikirleri veya çıkarları gereğince doğrulara doğru yanlışlara yanlış diyemediler. Ergün Diler , "30 Mart yaklaştıkça stres artacak " diyor.   Ne dersiniz , biz de mi o Afrika köyüne kaçsak ?

Evet medyaya düşmanım ! Ama..ama yapamayız. Susamayız. Dönüp arkamızı gidemeyiz. Bu ülkeyi seven fikri ne olursa olsun kim olursa olsun bunu yapamaz. Biz bu ülkeye karşı sorumluyuz!
 Neden mi ? Yusuf Kaplan 7 Mart tarihli yazısında çok güzel özetlemiş nedenini :
"Fikir, bir karşılığı varsa kıymetlidir. Tatbik edilemeyecek, varoluşsal sorunlarımıza ışık tutamayacak, en zor zamanların üstesinden nasıl gelebileceğimize dâir ufuk sunamayacak bir fikrin kıymeti harbiyesi yoktur.

Fildişi kule, bir çilehâne, bir çile doldurma dergâhıysa bir değeri vardır.


Bu aziz ülke yangın yerine dönmüşse, hatta İslâm'ın geleceği tehlikeye düşmüşse, fildişi kuleden inmenin, fikrin kıymetini, değerini göstermenin zamanı gelmiş demektir!" 

                                                        
Mustafa Ali Aykol

Yorumlar