Bizim kızgınlığımız sana değil hocam


Tuncay hocam… Sana çok kızıyoruz. Ama aslında bu kızgınlığımız sana değil. Kime kızgın olduğumuzu da bilmiyoruz. Kızgınız sadece. Herkese, her şeye karşı öfkeliyiz.

Tuncay hocam, biz iki-üç sene öncesine kadar Sakaryalı ünlü isimlerin Sakaryaspor bu durumdayken hiçbi r şey yapmamasına kızıyorduk. Kolay değil, bir efsane, göz göre göre düştü hak ettiği yerlerden. Şimdi sen, Sakarya’dan yetişen bir efsane olarak, ateşten gömleği giyip geldin. Şimdi de sana kızıyoruz. Neden bilmiyoruz hocam. Kızgınız işte.

Kızgınız çünkü hak ettiğimiz yerde değiliz. Burası bizim yerimiz değil. Sakaryaspor’un sadece ismi olsa bile burası ona dar gelir. O yüzden biz burada olmayı kabullenemiyoruz hocam.

Hocam sen bilmezsin, bu taraftar neler çekti yıllardır. Bu taraftar, kendisi ile kavgalı başkanlar gördü. Sakaryaspor’a hayatını adayanlara “çapulcu” diyen başkanları gördü. Bu takım başkansız kaldı. Taraftarlar kendi arasından başkan çıkardı. Başkan geldi, bu sefer de teknik direktörsüz kaldı.

Bu takım yıllarca transfer yasağı ile mücadele etti hocam. Mahalledeki abilerimizin maçlara çıktığını gördük. İhtiyacımız olsa da transfer yapamadık hocam. Şimdi bu yasak kalkmış ve bu kadar transfer yapılmışken aynı tas aynı hamam olması bizim kızdırıyor hocam.

Kızgınız hocam. Çünkü, fanatik Sakaryasporlu dayım her gece rüyasında Sakaryaspor’u gördüğünü anlatıyor bana hep. Gerçi hocam, fanatik Sakaryasporlu diye bir şey yok bu şehirde, bu şehirde Sakaryasporlu olan herkes fanatik zaten.

Çünkü hocam, bu şehirde Sakaryaspor sadece bir futbol takımını ifade etmiyor. Maç günleri çarşıda in-cin top oynuyor. İnsanlar dükkanlarını kapatıp, çocuklarını alıp maçlara gidiyor. Tüm şehir, stattan gelen seslerle inliyor hocam. Maçtan çıktıktan sonra dışardaki herkes maçı soruyor hocam. Onlara “yine kazanamadık” demek bizi sinirlendiriyor.

Kızgınız hocam, çünkü biz amatör kümeye düşmediğimiz için sevinecek takım değildik. Arkadaşlarım ile okulda kaçıp az maça gitmedik. Tribünde kimi zaman 100 kişi kimi zaman 500 kişi vardı. Ama bu taraftar hep vardı hocam. Geçtiğimiz senelerde, haftalarca maça gidip tek bir gol atamadığımızı, tek bir gol izleyemediğimizi hatırlıyorum hocam. Gol attığımız hafta, gole sevinmeye kalmadan yenilmiştik hocam. Siz hiç gol izlemeye hasret kaldınız mı hocam?

O zamanlar forvetimiz yoktu, transfer yasağımız vardı hocam. Şimdi her şeyimiz var. Gol de atıyoruz, eyvallah. Ama galibiyet yüzü görmek istemek bu taraftarın hakkı değil mi hocam?
Kızgınız hocam, çünkü hakemlerin bizi nasıl doğradığını görüyorsun. Biz yıllardır böyle doğranıyoruz ve kimse bu durumu değiştirmiyor hocam. Kızgınız çünkü uğradığımız haksızlıklardan bıktık usandık hocam.

Bu takımda çok kişinin ahı alındı hocam. Şaban hocamız vardı bir tane, bizi birinci lige taşımıştı, o zamanki çapsız yöneticiler onu televizyonda canlı yayında kovdular, ahını aldılar. Bu takımda, eski çapsız yöneticiler çok oyuncunun ahını aldı. Hamza Ok ve Özgür’ün ahını aldık. Bu ahlar çıkıyor belki de şimdi.

Üzerimizde bir kara büyü var hocam. O yüzden kızgınız. Kurtulmak istiyoruz, bu makus kaderi yenmek istiyoruz. Çok şey istemiyoruz be hocam. Çark Caddesi’ne çıkıp 40 gün kutlama yapmak istiyoruz. Ama yapamıyoruz ve bu bizi kızdırıyor hocam.

Kızgınız hocam, ve bu kızgınlığımız senin şahsına değil. Ben seni anlıyorum hocam, sen de bizi anla. Ben senin takımın başında kalmanı istiyorum hocam. Ama olmuyorsa zorlam hocam. Biz seni her zaman bir efsane olarak hatırlayacağız.

07 Şubat 2017
Sakarya Yenihaber Gazetesi

Yorumlar