FETÖ militanlarının rahatlığı nereden geliyor?



Sakarya'da 15 Temmuz Darbe Girişimine yönelik hazırlanan ilk iddianame kapsamında pazartesi günü sanıkların yargılanmasına başlanıldı. Ferizli ilçesinde bulunan Ferizli Kapalı Spor Salonu, FETÖ duruşmaları için 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne dönüştürüldü.

Eski Sakarya Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Ercan, başsavcı vekili ve 5 cumhuriyet savcısı tarafından hazırlanan  bin 323 sayfa  ve 90 ek klasörü bulunan Fetullahçı Terör Örgütü'nün askeri yapılanmasına yönelik  iddianame kapsamında aralarında terör örgütü lideri  Fetullah  Gülen ve örgütün Hava Kuvvetleri imamı Adil Öksüz'ün de bulunduğu 138'i tutuklu asker, 2'si sivil, 224 sanığın yargılandığı duruşma yoğun güvenlik önlemleri altında başladı. Ben çok istememe rağmen okul saatlerine denk geldiği için duruşmalara seyirci olarak katılamadım. Fakat duruşmalarda gerçekleşenleri medyadan takip etmeye çalışıyorum.

Duruşmada savunma yapan, 15 Temmuz gecesi Sakarya'da darbe girişiminin emrini veren Albay Uğur Coşkun isimli FETÖ'nün operasyon çocuğu, savunmasında "O gece Sakarya Valiliği'nde yaralanan 19 sivilin askerler tarafından değil, personelin elinden silahını zorla alan sivil vatandaşların sıktığı kurşunlarla yaralanmış olabileceğini" düşündüğünü söylemiş. Şaka değil, gerçekten söylemiş. Halkı suçlamış yani.

  O gece Sakarya Valiliği'nde olmamış olsam, o geceye dair onlarca video kaydı, yüzlerce görgü şahidi olmasa, 19 sivilin yaralanmasına yol açan vur emrini veren, zamanın İl Emniyet Müdürü Osman Babadağı'nı arayıp teslim olmasını isteyen, darbeciler tarafından işgal edilen Sakarya Valiliği'ne halkın akın etmesi üzerine hava desteği isteyen bu sözlerin sahibi olan Uğur Coşkun isimli aşağılık herif olmasa  belki inanırmış gibi yapardım, Kemal Kılıçdaroğlu gibi.

Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, 15 Temmuz'dan sonra yaptığı bir konuşmada "Cumhurbaşkanımız o gece bunları öldürün demedi. Eğer öldürün deseydi, bunların hiçbirisini sağ bırakmazdık." demişti. Sivillerin askerlerin silahlarını alarak birbirini vurduğunu iddia edebilecek kadar alçalan Uğur Coşkun, o gece, o sivillerin "personelin silahlarıyla"  FETÖ "personellerinin"  nefesini kesmediği için şükretmeli.


15 Temmuz gecesini Sakarya Valiliği'nde geçiren on binlerce vatandaştan sadece biriyim. Sırf "Asker kışlaya!" diye bağırdığım için FETÖ'nün silahlı elemanlarından birinin üzerime silahını doğrulttuğu bir gencim. Ben, bunların böylesine pişkin bir şekilde konuşmalarını kabullenemiyorum. Sahiden, bunların  bu kadar pişkin olmalarının altında yatan sebep ne? Bu rahatlık nereden geliyor? Bu özgüvenin nedeni ne?Bence FETÖ militanlarının bu rahatlıklarının altında yatan iki temel sebep olabilir:

Birincisi, medya ve siyaset dünyasının FETÖ'yü hatta 15 Temmuz gecesini hafife almak gibi bir gaflete bilerek ya da bilmeyerek düşmesi. "15 Temmuz'un kontrollü bir darbe olabileceğini düşünüyorum. Askerlerin mahkemedeki açıklamaları da bunu gösteriyor." diye açıklama yapan Kemal Kılıçdaroğlu örneğin.  Herkesin gözünün içine baka baka yalan söyleyen bu şerefsiz teröristlerin hiçbiri yaptıklarını kabul etmezken, iş şaka gibi cidden sivil halkın üzerine mi kalacak? Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamasını, 15 Temmuz gecesini çok sert yaşayan gençlerden biri olarak şiddetle kınıyorum.  Bu açıklama olsa olsa mahkemede savunma yapan Uğur Coşkun gibi tiplerin işine gelir. Belli ki geliyor da.

Fetullahçı hainlerin rahatlıklarının altında yattığını düşündüğüm ikinci sebep, FETÖ'nün yeni bir ihanet girişimi içerisine girme ihtimali. Zira 15 Temmuz'dan sonra FETÖ temizliği tam anlamıyla yapılamadı, medyada ve siyasette FETÖ'ye karşı ortak bir mücadele geliştirilemedi.  Şimdilerde örgüt lideri ve avaneleri , sürekli olarak baharı işaret ederek "Bahar geliyor, bahar çok güzel olacak" gibi söylemlerle yeni bir girişimin olabileceği sinyalini veriyorlar.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra bu köşede yazdığım "Sıcak Yaz" başlıklı yazıda şu ifadeleri kullanmıştım:

"Bu baharın/yazın sıcak geçeceğini hepimiz biliyorduk, daha doğrusu tahmin edebiliyorduk. Ama açıkçası böylesi bir alçaklığı kimse beklemiyordu. Bunu tahmin etmek çok da zor değildi gerçi. Zira felaket tellalları daha Kasım ayında çalmaya başlamıştı. Hep bir ağızdan bu yazın "çok sıcak" geçeceğini söylüyor, yazıyorlardı. Birtakım gazeteci ve askerlerin bu söylemleri hafızamda çok taze."

Ne kadar tanıdık geliyor öyle değil mi? Yeni girişimlere karşı devletin tüm önlemleri alması, milletin de her an teyakkuzda olması şart.

Sakarya Yenihaber Gazetesi

Yorumlar