Göçmenlere Yönelik Nefreti Durduralım

GÖÇMEN ile ilgili görsel sonucu

Suriye'deki iç savaştan kaçarak ülkemize gelen  Suriyeli mülteciler, yaşanan her tür olumsuzluktan bilinçli olarak -ve fakat haksızca- sorumlu tutuluyorlar.

Türkiye'nin işsizlik ve ücret gibi birçok meselesi, Suriyelilerden kaynaklanıyormuş gibi gösteriliyor, bilinçli olarak bu şekilde lanse ediliyor.

Hatta ve hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yönlendirerek İstanbul seçimlerini yenileten bir güruh, olayın faturası kendilerine çıkmasın diye İstanbul'u kaybetmelerinin sebebi olarak Suriyeli mültecileri hedef gösteriyor.

Son olarak da İstanbul'da yaşanan ve sonrasında bir "yanlış anlaşılma" olduğu anlaşılan taciz vakasında Suriyeli mültecilere karşı olan tutum bir kez daha kendini ortaya çıkarttı.

Son dönemde, mülteci karşıtı bu propaganda ve söylemler, bilinçli olarak köpürtülüyor. Bunun en temel sebebi, Avrupa'da yükselen aşırı sağa özenilmesi. Türkiye'de başını İyi Parti'nin çektiği bir grup da Avrupa'da bunların oy getirdiğini gözlemleyerek, söylemleri değiştirmekle bile uğraşmadan direkt olarak Türkiye'de kullanma yoluna gidiyor.

Bu konuda inisiyatif alarak gerçekten çok kıymetli işler yapan "Hepimiz Göçmeniz" platformu, geçtiğimiz günlerde,  "Göçmenlere yönelik nefreti durduralım"  başlığıyla bir bildiri yayınladı. Bu bildiriyi, sizlere de ulaşması için köşeme taşıyorum:

Son birkaç yıldır aşırı sağ siyasetlerin ve otoriterliğin küresel çapta yükselişi, tüm dünyada göçmenleri hedef hâline getiriyor.

"ABD-Meksika arasındaki sınırı geçmeye çalışırken hayatını kaybeden baba kızın görüntüleri hepimizi sarsmışken, Trump’ın atadığı Göç Dairesi Başkanı, suçlunun ölen baba olduğunu söyledi!
Akdeniz’de kurtardığı göçmenleri taşıdığı gemiyle bir limana yanaşan Carola Rackete, hapis yatma riskiyle karşı karşıya kaldıktan sonra kamuoyunun tepkisi sonucu serbest kaldı.

Türkiye’de ise göçmenler sürekli olarak yalanlar üzerinden toplumsal sorunların kaynağı gibi gösteriliyor. Seçim kampanyalarında sürekli olarak “Suriye’ye geri gönderilecekleri” vadediliyor.
Sosyal medyada yaygınlaştırılan nefret, İkitelli’de olduğu gibi linç girişimlerine dönüşüyor.

Çoğu zaman olduğu gibi, ırkçı nefret yine bir taciz iddiasıyla başlatıldı. Emniyet ve Valilik daha sonra bu haberin gerçeği yansıtmadığını duyurdu. Ancak çoktan Suriyelilerin dükkanları taşlanmış ve yağmalanmıştı.

Twitter’da “Suriyeliler defoluyor” veya “Ülkemde Suriyeli istemiyorum” gibi başlıklar, medyanın ve siyasetçilerin de kışkırtmasıyla, Suriyelilere yönelik saldırılara uygun zemini yaratıyor.
Linçleri başlatan haberler genellikle yalan çıksa da, herhangi bir bireyin yaptığını tüm bir gruba mal etmek, bir Suriyelinin suç işlediği iddiası üzerinden tüm Suriyelileri bundan sorumlu tutmak ırkçılıktır. Üstelik, Suriyelilerin evlerine ve işyerlerine yönelik saldırılar suçtur.

Bu tarz ırkçı provokasyonların cezasız geçiştirilmesi, saldırganları yeni hedefler için cesaretlendiriyor.

Öte yandan, Suriyelilerin Suriye'de yaşanan savaşta ölen Türk askerlerinin sorumluluğunu üstlenmesini isteyen ve bu nedenle sık sık onları hedef tahtasına oturtanlar var. Suriyeli göçmenler Suriye'de yaşanan çatışmaların, savaşın ya da Türk askerlerinin ölmesinin sorumlusu değiller.

Suriyeli göçmenler, Suriye'de süren savaş ve çatışmaların mağdurlarıdırlar.

Görev ve sorumluluk sahiplerini, göçmenlerin can güvenliğiyle ilgili gerekli tedbirleri almaya ve saldırıları örgütleyenlere caydırıcı cezaları devreye sokmaya çağırıyoruz.

Tüm kamuoyunu, çok daha kötü gelişmelerin yolunu açabilecek bu nefrete karşı durmaya, Suriyelileri hedef hâline getiren yalanları teşhir etmeye çağırıyoruz.

En kötü koşullarda çalıştırılarak sömürülen, yoksullukla ve ırkçılıkla boğuşan göçmenler kardeşimizdir. Onlarla dayanışmayı ve kardeşliği inşa edelim!"

“Hepimiz Göçmeniz – Irkçılığa Hayır” kampanyası 04.07.2019 

Yorumlar