Büyük Pencereden Bakmak

       
 "Görünene göre karar verenler, ne kadar az şey gördüklerini bilmeyenlerdir" diyor R. Southy. Ne görüyoruz ? Daha doğrusu ne görebiliyoruz ? En doğrusu ise , bize ne kadarı gösteriliyor ? Olayları kendi penceremizden değerlendiriyoruz çoğu kez. Harflerle başlayan, hecelerle kelimelerle cümlelerle devam eden , fikirlere dönüşen ve en sonunda ideolojiye bağlanan hayatlarımızda kendimizi , olaylara büyük pencereden bakma ihtiyacımızın olmaması çok normalleşiyor . Aynı ortak paydaları paylaşan insanlar , paylardaki farklılıklara tahammül edemeyerek birbirleriyle tartışmaya giriyor . Oysa hep unutuyoruz ki , paylar farklı olmazsa tama ulaşmak çok zordur. Ani olaylara verdiğimiz kararlar bizim kişiliğimizi, düşüncelerimizi , fikirlerimizi yansıtıyor bir bakıma. 

    Bir soru karşısında verdiğimiz cevapların kaçı bize ait ? Hüseyin Kılıçarslan , bunun üzerine kafa yoran bir insan. Hayatımızdaki soruların ve cevapların çoğunun bize ait olmadığını söylüyor .Haksız da değil . İnsanların her şeyden kaçışlarındaki  temel problem de bu . Kendini bulamamak. Kendine ait olmayan , kendine yamaladığı fikirler ve ideolojiler. Bu koşullardaki insanların çok azı , doğru yolu bulup büyük pencereden Dünya'ya, fikirlere ve olaylara bakabiliyor. Bakamayanlar ise yamalarındaki bazı dosyalarını "virüs programları" (medya) silmiş olduğu için , olaylara ve fikirlere  yüzeysel yaklaşıyor . Bunun sonucunda ise öfkesini kontrol edemez hale geliyor. Bu hale geldiğimizde ise en çok yaptığımız şey , insanları etiketlemek. "Ocu,bucu,şuycu" . Bu etiketlerin hayatın her alanında kullanılmasına kadar gidebilecek travmaların  ise tıpta tedavisi maalesef bulunamıyor.

     "Büyük Pencereden Bakma" olayını bir örnekla açıklamak istiyorum. BBC'nin Sherlock dizisini izler misiniz ? Çok yeni değil aslında , 2010'da başladı . Şu ana kadar ise sadece 7 vaka tamamlandı. Dizinin bir bölümünde , Sherlock ve Dr. Watson yeni tanışmışlardır ki , Sherlock 4 tane art arda işlenen esrarengiz cinayetlerin peşine düşer. Bu cinayetlerden birini incelemeye giderken Dr. Watson'u da yanında götürür. Sherlock yerde ölü durumdaki kadını incelerken , Dr. Watson ise onun ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışır. Onun bu halini gören Sherlock , onu bir doktor olarak kadını incelemeye davet eder. Watson ise bir anlık dalgınlığına gelerek "Yerde ölü bir kadın var !" der. Sherlock ise fırsatı kaçırır mı ,taşı hemen gediğine koyar : "Çok sağlam bir teşhis Dr.Watson.Ama ben sizden daha iyisini beklerdim."

     Ben de , sizi son olaylar ve bundan sonraki olaylar karşısında yüzeysel bir bakıştan çok , olaya büyük pencereden bakmaya , diğer bir değişle "daha sağlam teşhisler" yapmaya davet ediyorum.

                                                                          
 Mustafa Ali Aykol

Yorumlar