Dilimizdeki Irkçı Kelimelerden Kurtulma Zamanı






   


20. yüzyılın ırkçı akımlarından kaçmaya çalışıp 21. yüzyılın ne idüğü belirsiz kucağına attık kendimizi.  Yara gider izi kalır derler ya hani, ırkçı akımlardan her geçen gün uzaklaştığımız halde, en azından bu konuda çok önemli bir mesafe kat ettiğimiz halde hala bunların izleri durmakta. Irkçılık, hiçbir insani değere yakışmaz. 21. yüzyılda ırkçılık yapmayı ben artık bir ideolojinin ötesinde faşistlik olarak algılıyorum. Küreselleşen dünyada, alabildiğine büyük ve böylesine ufaklaşan bir dünyada, insanları ırklarına göre sınıflaştırmak neyin kafasıdır anlayabilmiş değilim. Bir de narsisizme kadar uzanan, kendi ırkını en büyük ve en üstün görüp kendisini sırf o ırka bağlı olduğu için büyük gören insanlar var. Yazıyı ırkçılığın faşistliklerini anlatarak devam etmek istemiyorum. Çünkü, artık azınlık konumuna geldikleri söylenebilecek bir grup dışında ırkçılığa en azından teorik olarak destek vermeyen, en azından teorik olarak karşı çıkan insanların sayısı her geçen gün artmakta. İnsanlar ırkçılığın ne denli anlamsız ve pis bir şey olduğunu öğrenmekte ve anlamakta.

Artık Yeni Dünya'da ve Yeni Türkiye'de ırkçılığa yer yok. En azından bunca şeyden sonra olmaması şart! İnsanlar ırkçı kafadan hızla uzaklaşırken, elimizde ırkçılık pisliğinin artıkları kalıyor. Dilimize yerleşmiş bazı ırkçı kavramlar hem bizi, hem dilimizi hem de insanlığımızı kötü temsil ediyor. Mesela bir insana "Kürt!" diyerek hakaret ettiğini sanmak ne kadar aşağılık bir harekettir. Ya da Müslüman bir insan, bir başka Müslüman'a "Arap!" diyerek hakaret edebilir mi ? Peki ya "Kara Fatma", "Kıro", "yobaz", "sakallı"  gibi hakaretlere ne demeli ?

Irkçı ideolojilerden arta kalan ve dilimize yerleşen bu tür faşist ve ırkçı kelimelerden dilimizi kurtarmak hepimizin görevi. Kelimeler dile, kullanıla kullanıla yerleşir ve aynı şekilde dilden sökülüp atılır. Kullanılmayan sözcükler dillerde barınamaz.  Yeni  Türkiye'de ırkçı söylemlere ve onun artıklarına yer yok.  Dilimizden bu sözcükleri  silip atmak da bizim,hem dilimiz, hem ülkemiz hem de kendimiz için en önemli görevlerimizden biri. Bunu yapmanın tek yolu, hayatımızdan bu kavramları uzak tutmak. Kullananları da bilinçlendirmek. Kimseye ırkı,mezhebi, dini, dili yüzünden  hakaret edilemez, hele de Türkçe gibi yüzyılların kardeşlik ve barış dili ile.

Artık bu kelimeleri bir hakaret olarak kullanmaya çalışmamamız gerekiyor.

                                                                                                               Mustafa Ali Aykol
                                                                                                               31  Temmuz  2014 

Yorumlar