Çakma Mutluluklar, Sahici Mutsuzluklar



Geçen  sene bu gece boyunca , Ümit Kıvanç'ın "Ağlama anne güzel yerdeyim" belgeselini izlemiştim. İnsanların canına ne kadar rahat kıyılabildiği acı gerçeğini bir kenara bırakırsak;  beni en çok etkileyen şey, medyanın bu (ve bu tür)  olaylara yaklaşımıydı. Çünkü neredeyse hiçbir televizyon kanalı "yılbaşı eğlenceleri"nden bu olayı haber yapmaya bile zaman bulamamıştı. İnsanların yeni yıl "coşkusu" ekranlara taşınıyor, hayatta sadece mutluluklar ve mutlular bizim için önemlidir deniliyordu. Çünkü insanlar, televizyonu açtıklarında, gazeteye baktıklarında mutlu insanlar görmek istiyorlar. Çünkü modern insan mutsuz. Mutluluğu kaybetmiş durumdayız. Sadece mutluluğu değil, duygularımızın çoğunu da kaybediyoruz. Sevinçlerimiz, hüzünlerimiz, coşkularımız.. hepsi yerini zamanla bir tür rol yapma sanatına bırakıyor. Ve bunun sonucunda da karşımıza içindeki mutluluk ihtiyacını, televizyonda gördüğü mutluluk karakterleriyle doyuran   bir modern insan ırkı karşımıza çıkıyor. Bunları, 31 Aralık'ı 1 Ocak'a bağlayan gece şimdiye kadar hiç televizyon izlemeyen biri olarak yazıyorum. (Televizyondan kastım, yılbaşı programları).

Neden duygularımızı tatmin etmekle yetiniyoruz ? Bu bizi tembelleştiriyor. Duygusallığa kesin bir şekilde karşıyım. Ama duygusal olmamak demek duyguları tamamen atıp gitmek demek değil. İnsan duyguları, aklı ve kalbiyle yaşar. Önemli olan bunları nasıl harmanladığı. Nedense, bu gece hiçbir şey kutlayasım gelmiyor. Ya da normal mutluluğum ötesinde bir mutluluk yaşamak. Bu geceyi özel olarak kutlayana da kutlamayana da saygım var. Ama ben kutlamamaktan yanayım.  Bunu diğer kutlamaması gerekenler gibi dini sebeplere veya kültür yozlaşması gibi maddelere bağlamak istemiyorum. Benim asıl sorunum, bu gecenin benim için özel olmaması. Yarının, bugünden tek farkı takvimlerdeki  2014'in sonundaki dördün beşe dönmüş olması olacak. Her zamanki gibi uyuyacağım bu akşam ve gayet normal bir şekilde kalkmış olacağım. Ama modern insan, bu akşamı öyle bir kutluyor ki; sanki yeni bir yıla girmek hayatımızda beyaz bir sayfa açmakla eşdeğermiş gibi anlaşılıyor. Herkes bu geceyi, geleceğini mutlu etmesi için global bir ayine çeviriyor. Bunun yerine, Haşmet Babaoğlu'nun da dediği gibi, Ay ya da Güneş takvimlerine özel anlamlar yükleyeceğimize kendi hayatımıza özel şahsi bir takvimimiz olsa daha güzel olmaz mı ? Belki de aradığımız, kendimizi tatmin ettiğimiz o mutluluğa bu sayede ulaşabiliriz.

Geçen sene bu gece, yazdığım yazıyı Charles Dickens'in ünlü romanı "Bir Noel Şarkısı"ndan   bir replikle bitirmiştim. Bu sene de, sene boyunca izlediğim ve bana çok şey katan DR. House dizisinden bir replikle bitirmek istiyorum.
-Mutlu Noeller!
-Mutluluğun cehenneme kadar yolu var! Mutsuzluğumla daha mutluyum.

Evet, çakma mutluluklardansa, sahici mutsuzluklarımla daha mutluyum.

  Mustafa Ali Aykol
31 Aralık 2014

Yorumlar