Hürriyetçi demokrasi ve yönetim biçimi sorunsalı



"Hürriyetçi demokrasi; ekonomik olarak serbest rekabete dayanan, inanç ve düşünce hürriyeti ile seçimli yönetimi esas olan sistemdir.

Hürriyetçi demokrasinin temel ilkeleri, çoğulcu olmanın bir adım ötesine gidip çoğulluğu savunması; farklılıklara saygı duymaktan bir adım öteye gidip farklı olanın haklarını koruması, güçsüz olana olumlu ayrımcılık yapması, imtiyazlara ve imtiyaz paylaşımına karşı çıkmasıdır.

Hürriyetçi olmayan demokrasiler, Dünya’nın hiçbir yerinde tam manasıyla işe yaramayacağı gibi, Türkiye gibi farklılıkların bir arada bulunduğu ülkelerde de büyük sorunlar çıkartacaktır. Ülkemizin demokratik yönetim biçimi, hürriyetçi bir boyut kazandırılmalıdır.

Prof. Dr. Atilla Yayla’nın dediği gibi, demokrasi dediğimiz şeyin içinde liberal bir parça yoksa, o ya demokrasi değildir ya da totalitarizmdir. Popüler kullanımda demokrasi dediğimiz şey de zaten aslında liberal demokrasidir.

Demokrasinin kalbi sandıktır. Sandığa sadık kalınmalıdır. Türkiye’de geçmiş yıllarda sandık yok sayılarak darbeler yapılmış, millet egemenliğe darbe vurulmuştu.   Son yıllarda ise, sandık kavramının küçümsenmeye başladığını görüyoruz.

Demokrasilerde, sandık bir başlangıç ve bir sonuç işlevi görür. İnsanlık tarihinde, şu ana kadar bulunmuş  en meşru, en uygar  yöntem sandıktır. Sandık kurulduğu günler, demokrasinin şöleni, bayramıdır.

Eğer bir yerde sandık kuruluyorsa, orada biz periyodik, hür, adil, eşitlikçi seçimler yapılıyor varsayımını kabul ederiz. Sadece bu kadar değil, eğer bir yerde sandık kuruluyorsa, orada ifade özgürlüğü, ifade özgürlüğünün siyasi anlamda kullanılması, siyasi propaganda özgürlüğü ve teşkilatlanma özgürlüğü gibi özgürlükler de var (olmalı) demektir.

Demokrasi, tabii ki sandıktan ibaret değildir ama sandık demokrasilerde asla küçümsenecek bir şey de değildir. Demokraside, sandıktan en çok oyu alan ülkeyi yönetir. Çünkü sandıktan ikinci veya üçüncü en çok oyu alanın yönetmesi akla ve hukuka aykırıdır.

En çok oyu alan, çoğunluk mudur? Bu tartışmalı. Çünkü bazen en çok oyu alan da azınlık olabiliyor. Bizler, birey olarak bizi kimin yöneteceğinden daha çok, nasıl yöneteceği ilgilendirmeli. İnsan haklarına saygı gösterecek bir yönetim olmalı.

Türkiye, 1982 yılından beri yürürlükte bulunan darbe anayasası geçerli olduğu sürece hürriyetçi bir demokrasi anlayışına sahip olamayacak. Türkiye en kısa zaman içinde yeni bir sivil anayasa yapmalı. Bu anayasanın oluşum sürecinde hürriyetçi demokrasi süzgeç olarak kullanılmalı.

  Demokrasi teorisine baktığımızda, demokrasiden sınırsız bir devlet doğabilir. Sınırsız devlet ise despotizm getirir. Bu yüzden, devletin sınırlı olması / sınırlandırılması gerekir.

Türkiye’nin yönetilme biçimi, devletin resmi politikası, sistem ve rejim hiçbir önyargıya sahip olmadan tamamen objektif bir şekilde değerlendirilmeli ve tartışılmalıdır. Başka bir şans, sadece ve sadece o dönemde o başka şans konuşulmuş tartışılmışsa vardır. "

Dipnot : Yukarıda yer alan notlar, 2015 yılında Türkiye'de eşit vatandaşlık, demokrasi ve özgürlükler üzerine sosyolojik bir analiz yapmayı amaçlayarak yazdığım; "İnanca Saygı Düşünceye Özgürlük" isimli   kitabımdan alınmıştır.  O zaman söylediğim, yazdığım bazı şeylerin günümüzde daha da anlam kazandığını düşündüğüm için tekrar paylaşmak istedim.

Sakarya Yenihaber Gazetesi,
13 Ocak 2017

Yorumlar