Ulus devletlerin sonuna doğru



Amerika’daki başkanlık seçimi Dünya kamuoyunda olduğu gibi ülkemiz kamuoyunda da geniş yer buldu. Başkan adaylarının vaatleri, tutumları ve duruşları çokça tartışıldı. Bu tartışmalardan biri de ulus-devletin geleceğine yönelikti.

Günümüzde yaşanan küreselleşme sürecinin siyasal boyutu bakımından akıllara ilk gelen ve yanıtlanması gereken kritik soru şudur: Ulus devletlerin geleceği nasıl şekillenecektir? Başta ekonomi olmak üzere, toplumsal yaşamın pek çok alanının hızla küreselleştiği bir ortamda, siyaset ulusal kalmaya devam edebilecek midir?

Günümüz modern dünyası, bir ulus devletler dünyasıdır. Tarihi süreçte, feodal rejimlerin ortadan kalkması ve imparatorlukların dağılmasının ardından ulus-devlet dediğimiz modern devlet yapıları ortaya çıkmıştır. Bu ulus-devletler ağırlıklı olarak aşırı devletçi, kendi içine kapanık, totaliter bir yapıda ortaya çıkmış ve öyle devam etmiştir.

Ulus devletin egemenlik alanı küreselleşme ile birlikte büyük oranda azalmıştır. Elbette ki, küreselleşme süreci ulus devlet paradigmasını bir anda yok etmeyecektir. Ulus devlet, bilinen anlamdaki özelliklerinin çoğunu kaybedecek ama buna rağmen varlığını uzun süre korumaya devam edecektir. Ancak, özellikle küreselleşmenin ileri boyutlarda gerçekleştiği Avrupa'ya baktığımızda, şekli açıdan ulus devletlerin varlığını korumasına rağmen, yakında vatandaşlarının gözünde en önemli kamusal iktidar odağı olma özelliğini yitireceği açıkça görünüyor.

Ulus-devletlerin sınırları küreselleşme ile birlikte şeffaflaşmaktadır. Mal ve hizmetlerin dolaşımının uluslararası boyutta kolaylaşması, aynı zamanda teknolojinin, bilimin  ve bilginin de dolaşımını kolaylaştırmıştır. İnsanlar teknolojinin gelişmesine paralel olarak, Dünya'nın herhangi bir yerinde olan olaylar hakkında bilgi sahibi olabilmekte, buna göre bir kamuoyu oluşturulabilmektedir. Bunun sonucu olarak, ulus-devletler Dünya genelinde sorgulanmaya başlanmış, ağır eleştiri oklarının hedefi olmuştur. Artık insanlar kendilerini  etnisite, ulus ya da millet gibi kavramlar üzerinden tanımlama ihtiyacını eskiye nazaran daha az hissetmektedirler. Zira insanlar , günümüz dünyasında  kendilerini bir kimlik üzerinden tanımlamayı çoğunlukla reddetmektedirler.

Sakarya Yenihaber Gazetesi,
11 Kasım 2016

Yorumlar