İşsizlik nasıl azaltılabilir?

işsizlik sorunu ile ilgili görsel sonucu



Türkiye’de işsizlik oranı düzenli bir şekilde artıyor. Son açıklanan Aralık 2016 verilerine göre işsizlik oranı yüzde 12,7 ile son yedi yılın en üst seviyesine ulaştı.  Yapılan değerlendirmelere göre Ocak döneminde bu sayının daha da artması bekleniyor.


İşsizlik, hiçbir zaman tamamen yok edilemez. Fakirlik gibi. Ancak bunun azaltılması için adımlar atılabilir. Her  seçim dönemlerinde siyasiler seçmenlere işsizlik sorununa çözüm vaat eder. İşsizlikle mücadele ise Türkiye’de eksik ve/ya yanlış yapılan bir iştir. Türkiye’de düz mantıkla hareket eden birçok seçmen ve politikacı, insanları istihdam etmenin işsizliği çözecek olan formül olduğunu iddia ederler. Bu düşünceye göre devlet işsizlere iş, aşsızlara aş, evsizlere ev vermelidir. Bunun bir aşama ilerisi de, Türkiye tarihinde iktisadi açıdan bir rezalet olan, herkese araba anahtarı verme propagandasına kadar gelir.

Hakim olan görüşün aksine, devlet eliyle  işsizlere iş, aşsızlara aş verilerek işsizlik sorunu çözülemez. Fakirlik engellenemez. İşsizlik sorunu, devletlerin para ve maliye politikaları ile yakından ilgilidir. Özgürlük ile zenginlik arasındaki ilişki anlaşılmadan bu gerçek anlaşılamaz. İktisadi bakımdan gelişmiş olan ülkeler, zengin oldukları için gelişmiş değillerdir. İktisadi anlamda bir serbestiyet ortamı oluşturdukları için zenginlerdir.  Eğer siz insanlara yemeğini verirseniz (işsizlik maaşı gibi) o insanların çalışmak ve para kazanmak için bir müşevviği kalmamış olur. Ya da devlet kadrolarına sürekli olarak alım yaparak işsizlikle mücadele edilmez çünkü devlet kadrolarına alınan her birey, potansiyel bir girişimcilik ruhunu kaybeder ve diğer insanlara da iş vermeye imkan bulamaz. İşsizlikle mücadelenin yolu vatandaşların kendi işlerini kurarak başka insanlara da iş sağlamasından geçer. Aksi takdirde devletin kendisine sağlayacağı istihdam sınırlıdır. Bu sınır günümüzde hali hazırda aşılmakta, insanlara devlette iş verebilmek için hiçbir işe yaramayan bakanlıklar, kurumlar, birimler oluşturulmaktadır. Bu nereye kadar devam edebilir? Eğer böyle giderse zaten Yunanistan’ın düştüğü duruma düşebiliriz. Hatırlayın bir “Sosyalist” olmasına rağmen Çipras’ın hükümete geldiğinde yaptığı ilk iş gereksiz kurumları kapatmak ve siyasilerin kullandığı makam araçlarını satmak olmuştu. 

Bir anlatıya göre ; İngiltere’de en uzun süre başbakanlık yapan ve politikaları ile İngiliz ekonomisini ayakta tutan Margaret Thatcher, başbakan olduktan sonraki ilk bakanlar kurulu toplantısında salona girer girmez masanın üzerine ünlü iktisatçı ve serbest piyasa savunucusu Hayek’in “Özgürlüğün Anayasası” isimli kitabını koyduğunu ve politikalarının burada yazanlar olacağını belirtmiştir. Hatta 1981’de mecliste yaptığı bir konuşmada Hayek’in büyük bir hayranı olduğunu, onun kitaplarının her parlamento üyesi tarafından okunması gerektiğini söylemiştir.  Keşke bizim siyasilerimiz de bu kitapları okusa, iktisadi gelişimin, serbest piyasanın, girişimciliğin önemini anlasa. 

Türkiye’de kendi işini kurmak isteyenlerin önünde bir çok problem var. Bürokratik engeller, ağır vergiler ve devletin her sektörde elinin olması vatandaşların girişimde bulunma müşevviğini zedeliyor. Oysa devlet, işsizlikle gerçek bir mücadelede kararlıysa insanların girişimde bulunmasının önünü açması, bürokratik engelleri kaldırması ve vergileri azaltması gerekir. İşsizlik devlet eliyle iş vererek değil, insanların iş kurarak diğer insanları da o işlerinde çalıştırması ile azalabilir.

Sakarya  Yenihaber Gazetesi

Yorumlar