Tarih bir araç değil amaçtır

tarih ile ilgili görsel sonucu



“Tarihi yanlış yazanlar, tarihi yanlış yapanlardan daha fazla zarar vermiştir.” der Mehmet Selahaddin Şimşek bir özdeyişinde. Sahi, tarihimizi ne kadar doğru yazıyoruz? Tarihimizi ne kadar doğru biliyoruz?

Türkiye’de tarih yazımı ağır bir milliyetçi tahakküm altındadır. Milliyetçiler için tarih ve geçmiş, bilgi ve öğretimin bir kaynağı değil; aksine savaş ahlakı için bir cephane deposudur. Tarihten ders alınması gerektiği, herkesin ağzına sarmış olduğu bir klişe halini almıştır. Kime sorsanız, Akif’ten alıntılayarak tarihten ders alınmazsa tarihin tekerrür edeceğini söyler. Fakat unutulan nokta şudur. Geçmişten ders alabilmenin ilk şartı, geçmişte yapılan hatalarla yüzleşmektir.

Yeni bir kimlik veya yeni bir medeniyet inşa edebilmek ve yönetebilmek için eskiyle olan bütün bağların koparılması gerekiyordu. Cumhuriyet döneminde bu yola gidildi. Fakat gözden kaçırılan bir ayrıntı vardı.  Bir toplumun geçmişi silinip atılırsa ve yerine yeni bir kültür verilirse, geçmişi öldürülmüş olacaktı. Bu da toplumda sosyal şizofreniye sebep olacaktı. Toplum, sosyal şizofreni olduğu zaman ise geçmişini çarpık algılar.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a göre toplumu sosyal şizofren yapmanın en kolay ve etkili yollarından biri, geçmişiyle düşman ve kavgalı hale getirmektir. Türkiye’de de aynı hataya düşüldü.
Son dönemde ise şekil olarak aynı, içerik olarak farklı bir tarih yazıcılığı Türkiye’de popüler oldu. Şimdiye kadar işlenen “Osmanlı kötüdür, Osmanlı ile ilgili her şey kötüdür. Cumhuriyet iyidir, cumhuriyetle ilgili her şey iyidir” üzerinden yapılan tarih yazıcılığına alternatif olarak “Osmanlı iyidir, Osmanlı ile ilgili her şey iyidir. Cumhuriyet dönemi yanlıştır, cumhuriyet dönemi itibari ile gerçekleşen her şey yanlıştır” fikriyatı doğdu.

Açık konuşalım. Bu iki tür tarih yazıcılığı da bizi ne ülke olarak ne millet olarak bir yere varamayız. Ne Osmanlı zamanında her şey muhteşem ve kusursuzdu, ne de Osmanlı’dan sonra her şey muhteşem oldu. Bu ince çizgiyi yakalayıp, objektif tarihçilik yapan kaç kişi var ülkemizde? Tabii objektif tarih yazıcılığı diye bir şey gerçekten varsa.

Ülkemizin tarihinde elbette büyük kahramanlıklar ve zaferler vardır. Fakat bunların yanı sıra büyük acılara ve büyük felaketlere de ev sahipliği yapmıştır ülkemiz. Toplumlar üzüntülü ,acılı dönemler geçirmiş olsalar dahi, bazı olayları görmezlikten gelme yerine aksine üstüne giderek, işledikleri hataları kabul ettikleri, sahip olduklarını hissettikleri ölçüde büyür ve gelişir. Tarih ile objektif bir yüzleşme, sanılanın aksine bireylerde ve devletlerde sahici bir özgüven oluşturur.

Sakarya Yenihaber Gazetesi

Yorumlar