Asgari ücretin arttırılması bir çözüm değil

İşçilerin, emekçilerin yani aslında tüm insanlığın haklarını popülist söylemlerle aramak yerine insanlık tarihinin binlerce yıllık tecrübesinden faydalanarak çözmeye çalışsak, işimiz hem daha kolay hem de daha başarılı olurdu.  Çünkü büyük ekonomist Milton Friedman’ın dediği gibi, iktisadi alanda en tehlikeli şey iyi niyettir. İyi niyetle yapılan bir çok devlet müdahalesi, niyetten bağımsız bir şekilde çok kötü sonuçlar doğurmuştur. Bu sebeple işçilerin sorunlarına ‘iyi niyet’ ve duygusal bir bakış açısıyla bakmak yerine rasyonel bir şekilde yaklaşmak çok daha faydalı sonuçlar alınmasını sağlayacaktır.

Türkiye’de asgari ücret ile ilgili tartışmalar çok sığ ve derinliksiz şekilde gerçekleşmekte. Asgari ücretin devlet eliyle artırılmasının işçilerin hayat standartlarını yükselteceği görüşü hakim. Fakat gerçekler bundan çok uzak. Asgari ücret artırımları, niyetlenilmemiş kötü sonuçları da beraberinde getirir:

  • Bazı işletmeler bu yükü kaldıramaz ve bu sebeple çalışanların sayısını azaltma yoluna gider. Bu, işsizliğin artmasına sebep olur.
  • İç pazara mal satan işletmelerin bir bölümü, maliyetlerine gelen bu yükü fiyatlarına yansıtır. Bu, enflasyonu artırır.
  • İşletmelerin bir bölümü ise bu artışı fiyatlarına yansıtamaz ve zarar eder. Bir süre sonra bu işletmeler kapanır.  Bu da, işsizliği artmasına sebep olur.
  • İhracata yönelik işletmeler dış pazarlardaki darlıklar nedeniyle maliyetlerine gelen bu artışı kolay kolay fiyatlarına yansıtamazlar. Bu, onların kârını düşürür, bazılarında zarara yol açabilir. İhracatta düşüşler ortaya çıkabilir.


Dünya üzerindeki örnekleri de göstermektedir ki devletlerin uyguladığı asgari ücret politikaları, uzun vadede işçilerin lehine değil aleyhine bir durum oluşturmaktadır. Ekonomist Jeffrey Clemans ve Michael Wither’in araştırması göstermektedir ki; 2000’li yılların sonunda Amerika’da 50 eyalet genelinde ortalama %30 oranındaki asgari ücret artışı, 1.4 milyon işin yok olmasına sebep olmuştur. Bu da bize şunu göstermektedir ki; asgari ücret artışı aslında en çok yardım etmek istediğimiz insanlara zarar verir. Türkiye’de kaçak işçi çalıştırma, çocuk işçi çalıştırma ve sigortasız işçi çalıştırma oranlarının bu kadar yüksek olmasının sebebi aşırı vergi ve ek harcamaların devlet tarafından zorunlu hale getirilmesidir.

Türkiye’de iç ve dış yatırımların gelmesine engel olan bir çok bürokratik engel bulunmaktadır. Yanlış, adaletsiz vergi politikaları ve şahsi teşebbüse imkan vermek yerine çomak sokan devlet yapısı buna sebep olan başlıca aktörlerdir. Türkiye’de çalışabilecek insan çok fazla iken, yatırımların önü bir türlü açılmadığı için çalışacak yer bulmak zordur. Bu sebeple işverenler için işçinin maaşı devletin belirlediği asgari ücret ile sınırlıdır. Bu devletçi iktisadi yapı yüzünden işçilerin aldığı para bu kadar az, işsizlik bu kadar fazladır. Oysa yatırımların önündeki ekonomik ve bürokratik engeller kaldırılsa, gelen yatırımla birlikte iş gücüne ihtiyacı olan işletme sayısı artarken işsiz sayısında bir azalma olacaktır. İşsizler iş değil, iş verenler işçi aramaya başlayacaktır. Böylelikle iş verenler, işe almak istedikleri ya da mevcut işçileri görevlerinin başında tutabilmek için onları memnun etmeye çalışacaklardır.

İşçilerin maaşları ancak ve ancak daha fazla yatırımın önünün açılması ve asgari ücret uygulamasının ortadan kaldırılması ile artabilir.


Sakarya Yenihaber Gazetesi, 2 Haziran 2017

Yorumlar