Üç ayrı mesele üzerinden özelleştirmeyi yeniden düşünmek

privatization ile ilgili görsel sonucu


1 - Belediyede gereksiz mekanların özelleştirilmesi

Geçtiğimiz pazartesi günü Sakarya Büyükşehir Belediye Meclisi'nin aylık toplantısı vardı. Meclise başkanlık yapan Zeki Toçoğlu, belediye olarak mali açıdan zor  bir dönemde olduklarını  belirtti. Çözüm olarak da, belediyeye ait olan ihtiyaç fazlası yerlerin satılması talimatını verdi.

Başkan Toçoğlu'nun bu isteğinin çok doğru ve yerinde bir çözüm önerisi olduğunu düşünüyorum.  Zira, belediyeye ait atıl durumda bulunan birçok yer mevcut.  Bunların içinde dükkanlar, boş araziler vs. var.  Bunların satılıp belediyeye kaynak aktarımı sağlanmalı. Ama yetmez.  Orman Park, Kent Park, Yenikent Park gibi yerlerde bulunan kafeler acilen özelleştirilmeli. Belediyelerin görevi kafe işletmek olmamalı.  Gerek kalite, gerek hizmet, gerek de fiyat açısından bu mekanları özelleştirmek vatandaşın daha yararına olacaktır. Ayrıca belediye de bu mekanların yükünden kurtulmuş olacaktır.

2 - Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklaması

Sanatçı ve sporcularla iftar yemeğinde bir araya gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, manifesto niteliğinde altına imzamı attığım bir açıklama yaptı;

"Devlet kültürde, sanatta, sporda yöneten değil, destekleyen, teşvik eden konumunda olmalıdır. Çünkü devletin bizzat üstlendiği her iş ister istemez bürokrasiye, hantallaşmaya, verimsizleşmeye mahkumdur. Hatta daha ileri giderek söylüyorum, prensip olarak sanatçıların devlet memuru olmasını dahi doğru bulmuyorum. Ama ülkemizin çorak kültür sanat ikliminde, özellikle klasik Türk müziği, Türk halk müziği, folklor, hatta opera ve tiyatro gibi sanat dallarında devletin çekilmesinin yol açacağı boşluğun şu anda doldurulamayacağını biliyorum. Şartlar  uygun hale geldiğinde tüm sanatçıların faaliyetlerini kendi özgür dünyalarında icra etmelerinin en doğrusu olduğunu düşünüyorum."

3 - PTT'ye ihtiyacımız var mı?

Devlete ait olan kurumların bürokrasiden kaynaklanan sebepler ile nasıl hantal bir çalışma şekline sahip olduğunu bildiğim için şimdiye kadar kargo işlerimi PTT  aracılığı ile değil özel kargo şirketleri aracılığıyla gerçekleştiriyordum.  Ve  Geçtiğimiz günlerde son sayısı çıkan Sâkî Fanzin'i ve kendi yazdığım İnanca Saygı Düşünceye Özgürlük kitabımı farklı bir şehirde yaşayan arkadaşıma gönderecektim. Bir arkadaşım bana PTT'den kargo gönderilirken kitap gönderdiğimi belirtmem halinde uygun bir fiyata kargoyu gönderebileceğimi söyledi.

Ben de fanzini ve kitabı bir poşete koyarak  PTT'nin yolunu tuttum. Yavaş işleyen, sürekli donan, hata veren sisteme ve memur zihniyetinde oldukları için ağırdan alan personel sayesinde 5 kişilik sıra 40 dakikada geldi.

Poşeti uzattım ve kitap gönderme kampanyasından faydalanmak istediğimi söyledim. Görevli memur, poşeti açtı ve benden izin almadan kaba bir şekilde  fanzini ve kitabı sayfa sayfa karıştırdıktan sonra "bu fotokopi parçasını kampanyaya dahil edemeyiz" diyerek fanzini bana geri uzattı. Daha sonra kitabın ilk sayfasına arkadaşım için yazdığım notu görünce "içerisinde yazı bulunduğu için bu kitabı da kampanyaya dahil edemem" dedi.

Ne zaman açısından ne para açısından kârı maksimize edememiş olmanın verdiği burukluk ile oradan ayrıldım. Devletin  başına memurları diktiği bir posta teşkilatı olursa olacağı bu. Acilen PTT özelleştirilmeli. Günümüzde kimsenin bu kuruma ihtiyacı yok. Alternatifleri ise her açıdan çok daha iyi.

Sakarya Yenihaber Gazetesi

Yorumlar