"Kim ne derse desin; sözcükler ve düşünceler Dünya'yı değiştirebilir"

ölü ozanlar derneği ile ilgili görsel sonucuGeçtiğimiz günlerde,  adayorum.com isimli internet sitesinde Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden Yrd. Doç. Dr. Aydın Aktay'ın imzası olan bir yazı ile karşılaştım. Yazının başlığı "Kapitalist sinema bir havarisini daha kaybetti : Robin Williams" idi. Hem liberalizm/kapitalizm üzerine okumalar yapan, hem de  Ölü Ozanlar Derneği  filmini çok seven biri olarak benim  için bu yazı oldukça ilgi çekiciydi.



Aydın Aktay hoca, yazısında kapitalizmin ve liberalizmin kötü bir 'şey' olduğu düşüncesinden yola çıkarak, Robin Williams'ın başrolünde oynadığı 'Ölü Ozanlar Derneği, Can Dostum ve Patch Adams' gibi filmlerin amacının bu ideolojilere hizmet etmek olduğunu iddia ediyor. Liberalizmin ve liberalizmin ekonomik ayağı olan kapitalizmin Robin Williams gibi oyunculara çok şey borçlu olduğunu söylüyor.  Yazısında, bu tarz filmlerin kapitalist dünyaya 'birey' yetiştirdiğini söyleyen Aktay,  '3 Aptal' filmi ile bilinen Aamir Khan için de aynı şeylerin söylenebileceğini belirtiyor.
Ben, Aydın hoca ile  neredeyse hiçbir konuda aynı fikirde değilim. Öncelikle kapitalizmin ve liberalizmin kötü 'şeyler' olduğunu düşünmüyorum. Tam tersine, bu iki fikrin öğretileri olan bireyciliği, serbest piyasa ekonomisini, negatif özgürlüğü, sınırlı devleti, hukukun üstünlüğünü vb. destekliyorum.

Ayrıca, benim hayatımda önemli bir dönüm noktası olan Ölü Ozanlar Derneği kitabının ve filminin herhangi bir şeye hizmet ettiğine inanmıyorum. Benzer şekilde Robin Williams'ın da köklü bir tarihi olan liberalizm ve kapitalizm gibi iki büyük ideolojiye bir katkıları olduğunu düşünmüyorum. Bu kitap/film ile birlikte Robin  Williams, modern okul konusunda en iyi, en sağlam, en içi dolu eleştirileri yapmıştır  diye düşünüyorum.

Ölü Ozanlar Derneği filmini hatırlayacak olursak, hikaye, aşırı disiplinli bir erkek okulu olan Welton Academy'de geçmektedir. Öğrencilerin çoğu, bu aşırı disiplin ve aile baskısı sebebiyle kendi ilgi ve yeteneklerini keşfedemeden sadece avukat ya da doktor olmak için sabah akşam çalışmaktadır, tıpkı Türkiye'de olduğu gibi. Fakat bu okula atanan yeni edebiyat öğretmenleri John Keating (Robin Williams) sıra dışı bir kişiliktir. Keating, baskı altında olan öğrencileri edebiyat ve şiirin bambaşka dünyası ile tanıştırır. Onlara özgürlüğü, hayatı yeniden anlamayı ve hayata farklı açılardan bakabilmeyi öğretir.  Şiirin ve güzelliğin önemini anlatır : "Hukuk, tıp, mühendislik. Bunlar hayatta kalmamız için gerekli meslek grupları. Fakat şiir, aşk, güzellik, dürüstlük.  Biz bunlar için varız, biz bunlar için insanız!"  Filmin sonunda, tiyatroya  ile ilgilenen ve aynı zamanda yetenekli olan fakat ailesi tarafından derslerini aksatabileceği gerekçesiyle tiyatrodan uzak tutulan bir genç, bu baskıya dayanamayarak intihar eder.

Günümüz eğitim sistemine baktığımızda da benzer problemler görmekteyiz. Aile baskısı, sınav stresi, intihar eden öğrenciler, stresten dolayı ilaç yardımı alan gençler, yeteneklerinin ve ilgilerinin peşinden gidemeyenler ve bunların hiçbir zaman farkına varamayanlar...

Ölü Ozanlar Derneği'nin hizmet ettiği tek şey, bu gençlere bir umut olmaktır. Bunun ne anlama geldiğini kendi hayatımdan biliyorum. Bu kitabı okuduktan sonra ailemi ve öğretmenlerimi zor da olsa ikna ederek hayallerimin peşinden koşmak için Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesi'ne gelmiştim çünkü.

İyi ki bu dünyadan bir Robin Williams geçti. Toprağı bol olsun. Filmde Keating'in dediği gibi "Kim ne derse desin; sözcükler ve düşünceler dünyayı değiştirebilir."

Sakarya Yenihaber Gazetesi

Yorumlar