Eğitim sisteminde zihniyet değişimi şart

eğitim ile ilgili görsel sonucu

Cumhurbaşkanı  Erdoğan, geçtiğimiz gün katıldığı bir canlı yayın programında TEOG sınavı ile ilgili görüşünün sorulması üzerine, bu sistemden rahatsız olduğunu ve kaldırılmasını istediğini belirtti. Bir haftaya kalmadan da, TEOG sınavlarının kaldırıldığı haberi geldi.  Yerine hangi modelin getirileceği şu ana kadar belirsiz fakat tüm tartışmalar Cumhurbaşkanı'nın programda söylediği "Her okul kendi sınavını yapsın" sözü üzerinden dönüyor.

Yazılarımı takip edenler bilir ki, Türkiye'deki eğitim sistemi ile ilgili çok sert eleştirilerim  var ve bunun yanında yazılarımda sık sık sınav sisteminin merkeziyetçilikten uzak, adem-i merkeziyetçi bir yapıya kavuşması gerektiğini savunurum.  Her okulun kendi sınavını yapması fikrini yazılarımda sıkça neden ve sonuçları ile birlikte işledim. Daha önce çeşitli yazılarımda bu konuya değinmiş olsam da, güncel tartışmaya bir katkısı olması amacıyla düşüncelerimi bir kez daha belirtmekte fayda görüyorum.

  İktisat bilimi ile hayat öylesine iç içe ki, birini diğerinden ayrı düşünmek neredeyse imkansız. İktisat teorisi, arz-talep ilişkisinin şaştığı her yerde bir yarışın kaçınılmaz olduğunu söyler.  Eğitim öğretimde de bu durum böyledir ve bir yarışın olmaması kaçınılmazdır. Fakat bu yarışın şekli, içeriği ve sonuçlarının nasıl olacağı yarıştan çok daha önemlidir. Bir yarışın olması, çocukların birer koşu atı olarak görülmesi anlamına gelmez. Herkesin ilgi,alaka ve becerileri farklıdır ve bunlar kendi içlerinde bir yarışa tabii tutulmalıdır.

Türkiye'de uzun zamandır gerek liseye geçişte, gerek üniversiteye geçişte merkezi sınav sistemleri deneniyor. Deneniyor denenmesine fakat bir türlü olumlu sonuç elde edilemiyor. Olan çocuklara, gençlere, bizlere oluyor. Öğrenciler; ilgi, alaka ve becerileri yönünde hareket edemiyor, bunlara göre kendine zaman ayıramıyor. TEOG'a, SBS'ye, LYS'ye, YGS'ye  vs. hazırlanan öğrenciler arasında psikolojik sorunlar giderek artıyor.

Merkezi sınavlarla bir yere varılamayacağını öyle sanıyorum ki artık hükümet de anladı ki böyle bir alternatifi ortaya sürdü. Merkeziyetçi olan neredeyse her uygulama gibi merkezi sınav sistemi de yanlış ve zararlı. Alternatifi olan ademi merkeziyetçilik ise neredeyse her alanda olduğu gibi eğitimde de doğru ve yararlı.  Şöyle ki; günümüzde uygulanan eğitim sistemi ve sınav sistemi öğrencilerin bireysel yetenek, ilgi ve alakalarını göz ardı ediyor. Öğrencileri tek tip bir sınava hazırlıyor ve bu hazırlık için en verimli gençlik çağlarını sadece test çözerek geçirmelerine sebep oluyor. 
Her okulun kendi sınavını yapması olarak ifade edilebilecek olan adem-i merkeziyetçi sınav anlayışının katkısı hem aileye, hem öğrenciye hem de ülkenin geleceğine olacaktır.  Tartışılan bu sistemle ilgili genellikle eleştiri oklarının hedefi bu yeni sisteminin eşitsizlik yaratacağına yönelik.  Bu eleştiri tam olarak haksız sayılmamakla birlikte, bazı noktaların gözden kaçırıldığını söylemek gerekir. Sadece sınav sistemini değiştirerek bir yere varılmaz elbette, asıl olması gereken zihniyet değişimidir. Zihniyet değişimi açısından ise sınav sisteminin yıllardır uygulanan merkeziyetçi yapıdan çıkartılmasının teklif edilmesi dahi önemli bir adımdır. Ama yeter mi? Yetmez. Zihniyet dönüşümü; Tevhid-i Tedrisat'tan başlayarak, okullar devlet kurumu olmaktan çıkarılarak eğitimin gerçekten ne olduğu üzerine yoğunlaşarak sağlanılabilir.

    Ama bir zihniyet dönüşümü olmaksızın, merkezi sınavın sadece ismi değiştirilecekse boşuna zaman ve nefes yormaya gerek yok.  İsmi TEOG da olsa, SBS de olsa, OKS de olsa aynı tas aynı hamam.

Sakarya Yenihaber  Gazetesi
22 Eylül 2017

Yorumlar