Teknoloji ve kapitalizm ilişkisi: Paranın sanallaşması

estcoin ile ilgili görsel sonucu

Geçtiğimiz hafta yazımı; "Neden biz yerli yatırımcımızı bile kaçırıyoruz? Neden genç girişimcilerimiz bile vergiden şikayetçi? Neden İngiltere, Hong Kong, Estonya girişimde bulunmak, yatırım yapmak isteyen insanların aklına ilk gelen ülkeler? Türkiye'nin gelişmesi için gerekli olan iç ve dış yatırımları alabilmesi için neler yapması gerekir?" şeklinde sonlandırıp, bu hafta kaldığım yerden devam edeceğimi söylemiştim.

Cihat Zafer, bir sohbetimiz esnasında "Türkiye henüz sanayi devrimini bile gerçekleştiremedi. Henüz kendi arabamızı bile yapamadık" demişti geçen sene.  Gerçekten de Avrupa'nın iki yüzyıl öncesinde gerçekleşen sanayi devrimine dayanan bir seri üretim, girişim ve yatırım tecrübesi var. Günümüz dünyasında ise artık Endüstri 4.0 olarak adlandırılan yeni bir dönemin içerisinde bulunuyoruz. Biz ülke olarak hala ilkokula başlayan çocuğa bitişik el yazısı mı, düz yazı mı öğreteceğimize karar veremezken Dünya'yı yine,yeni,yeniden kaçırıyoruz. Tıpkı 300 yıl önce olduğu gibi. Örneğin Estonya'da çocuklara ilk okul birinci sınıftan itibaren yazılım dersleri veriliyor artık.Tam bir yazılım, dijital dünya ve bilim ülkesi olma yolunda hızla ilerliyor bu sebeple Estonya. Öyle ki; hotmail ve yahoo gibi oluşumların anavatanı Estonya. E-devlet sistemleri gayet iyi çalışmakla birlikte, seçimlerini dahi dijital ortam üzerinden yapıyorlar. Tüm bunların yanında, Estonya yabancı yatırımları çekebilmek için yine dijital medya üzerinden adımlar atıyor. Estonya'dan "e-ikamet" alabiliyorsunuz. Yani internet üzerinden Estonya'da şirket kurup, yürütebiliyor, verginizi bile (vergi derken, Türkiye'dekilerin yarısı bile olmayan bir vergi oranından bahsediyoruz)  internet üzerinden ödeyebiliyorsunuz. Dünya'daki ilk resmi sanal para birimi olarak da Estcoin'i piyasaya süren Estonya, böylelikle size yatırımınızı yaparken ödeme konusunda da önemli bir kolaylık da sağlamış oluyor.Bu; bilgisayar ve yazılım teknolojilerinin, yapay zekanın, bilimsel gelişmelerin durdurulamayacak bir hızla geliştiğini gösteriyor. Peki biz bu değişimin, gelişimin neresindeyiz?

Tarihin akışına baktığımız zaman, tarih boyunca kapitalizm ve teknoloji  birbirlerine paralel olarak geliştiğini görürüz. İbn Haldun'a göre vergilerin artırılması, girişimcilerin yatırımda bulunmasını engeller. Vergi oranlarının azaltılması, vergi gelirlerini artırır. Yer altı ya da yer üstü zenginliği bulunmadığı halde Hong Kong'un bu kadar zengin bir ülke olmasının altında yatan sebep budur: Vergiyi az tutarak yerli ve yabancı girişimcinin/yatırımcının önünü açmak.

  Her şeyin sanallaştığı ve yapay zekanın her geçen gün önem kazandığı günümüz dünyasında para da bu gelişmelerden nasibini almakta. Artık basılı paraların yerini kripto paralar alıyor. Kripto para;  internet aracılığıyla kullanılan, hiçbir merkezi otoriteye ya da aracı kuruma bağlı olmayan, sanal para birimini ifade ediyor. Kripto paraların ilk ortaya çıkanı ve halen de en yaygın olanı Bitcoin. Estonya, sanal paraların gelişimini girişime çevirmeyi başararak ilk resmi sanal para birimi Estcoin'i kurdu ve yabancı yatırımcılara Estonya'ya adım bile atmadan yatırım yapma imkanı sağladı. Bitcoin’in kuru da tıpkı ulusal paraların birbiri karşısındaki kuru gibi arz ve talebe göre piyasada belirleniyor. 13 Kasım 2017 kuruyla 1 Bitcoin 6.200 USD (23.932 TL). Kripto paraların reel paralardan en belirgin üstünlüğü herhangi bir ülkenin merkez bankasına bağlı olmadığı için hiçbir ülkenin ekonomik durumundan etkilenmemesi.

  Dünya hızlı bir şekilde değişirken, Türkiye'nin bu değişimi kaçırarak hâlâ  vergi artırarak, Merkez Bankası'na  baskı yaparak devletçi politikalarla ekonomisini düzeltmesi ya da geliştirmesi/kalkınması mümkün gözükmüyor.

17 Kasım 2017, Sakarya Yenihaber Gazetesi

Yorumlar