TGK Bildirisi ve yerel basının problemleri üzerine

İlgili resim
Geçtiğimiz Pazartesi günü, yerel gazeteleri incelerken birkaç gazetenin manşetine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı taşıdığını ve Erdoğan'a seslenerek bir takım isteklerde bulunduklarını gördüm.
Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu tarafından kaleme alınan ve altında bu gruba üye olan meslek örgütlerinin başkanlarının imzası bulunan bir bildiriyi gazeteler bu manşetten vererek iç sayfalarına taşımışlardı.

Sakarya'dan Sakarya Gazeteciler Birliği Başkanı Zeki Aydıntepe ve Marmara Gazeteciler Federasyonu  Genel Başkanı Müjdat Çetin'in de imzası bulunan bildiri oldukça ilgimi çekti.  Bildirinin ilgimi çekmesinin sebebi, gazeteciliğin sorunları ile ilgili önerilen çözüm yollarıydı.
Bildiride yerel gazeteciliğin önünde maddi problemlerin bulunduğu; gazeteciliğin bir kamu görevi olması hasebiyle de  gazeteciliğin/gazetecilerin sorunlarına devletin çözüm bulması istenmiş. Bildiride Haziran 2016 - Haziran 2017 yılları arasında asgari ücretli bir fikir işçisinin işverene maliyeti yüzde 7, gazete baskı kalıbının maliyeti yüzde 23, gazete kağıdının maliyeti yüzde 27, gazete baskı boyasının maliyeti yüzde 22 arttığının altı çizilmiş.

Bu bildiriyi hazırlayanlar ve altına imza atanlar elbette bu işin üstatları. Gazeteciliğe yıllarını veren deneyimli isimler. Onların yerel basının zorluklarını ve problemlerini çok iyi bildiklerine eminim. Yerel basın konusunda bahsettikleri zorlukları onaylamakla  birlikte, bu bildirideki isteklerin çok tehlikeli ve yanlış olduğu kanısındayım.

Neden?

Konu gazetecilik olunca, basın özgürlüğü olunca devletin iyi niyetle bile olsa maddi yardımının niyetlenilmemiş kötü sonuçları olabileceğini biliyorum da ondan. Bahsi geçen bildiride yerel basının maddi problemlerinin çözümü olarak sunulan Basın İlan Kurumu'ndan gelen gelirlerin artırılması sunuluyor.

  Devletin, Basın İlan Kurumu aracılığı ile yerel gazetelere verdiği maddi desteğin varlığı bile bence tartışmaya açılmalı. Çünkü bu durum; yerel gazetelerin özgürlüğünü kısıtlayan bir durum. Devletin elinde bir silah. Yerel gazeteler, bu resmi ilanlar sayesinde ayakta duruyor. Bazıları tarafından beğenilmeyen, bazı insanları rahatsız eden bir yayın politikası izlendiği zaman bu kurum bir hançer gibi yerel gazetelerin üzerine sallanıyor.  Yani tam bir pozitif özgürlük söz konusu. "Pozitif" sıfatının olumlu bir çağrışım oluşturduğuna bakmayın, pozitif özgürlük aslında kısıtlı özgürlük anlamına gelir. Bu ise, yerel basının özgürlüğüne gölge düşürür. (Devlete, belediyelere ait mekanlarda muhalif gazetelere yer verilmemesi gibi)

Şu anki mevcut durumda resmi ilanlar olmadan neredeyse hiçbir yerel gazetenin ayakta duramayacağının farkındayım. Bu durumun birçok sebebi olmakla birlikte, ben resmi ilanların yine de tamamen kaldırılmasından yanayım.  Gazetelerden ve gazetecilerin maaşlarından alınan vergilerin kaldırılması, kağıt ve mürekkep vergilerinin azaltılması gibi reformlarla gazetelerin resmi ilanlara olan bağımlılığı ortadan kaldırılıp daha özgür daha bağımsız bir yerel basının önü açılabilir.
Her şeyi devletten beklemenin bir bedeli vardır. Bu bedeli ödemek  yerine, yerel basının daha özgür daha güçlü olmasının yolları aranmalı ve uygulanmalıdır.

Yorumlar