Türkiye'nin bir vergi reformuna ihtiyacı var

vergi ile ilgili görsel sonucu
İktisadi faaliyetlerde bulunmak, insanı diğer canlılardan ayıran temel farklılıklardan birisidir. Hayvanlar; ihtiyaçları olan şeyleri herhangi bir üretim mekanizması sayesinde değil, çevrelerinde hazır bulunan maddelerden karşılamaya çalışırlar. Fakat insanların ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için, hayvanlardan farklı olarak, bir üretim sürecinden geçmeleri gerekir.

İnsanlık tarihindeki ilk iktisadi davranışın; avcı-toplayıcı kültürde görüldüğü üzerine tahminde bulunulabilir. Zira insanlar, topladıkları meyve sebzeleri ve avladıkları hayvanların etini-derisini o anda bunlara ihtiyacı olan farklı birisi ile takas etmeye başlamıştır. Elinde elma olan insanlar, bunun bir miktarını elinde et olan birisi ile etin bir kısmı karşılığında takas etmiş olabilir.
İktisadi faaliyetler, zaman içerisinde göçebe yaşam tarzından yerleşik hayata geçilmesi ile birlikte farklı bir boyut kazanmıştır. Tarım toplumu ve yerleşik hayat biçiminin benimsenmesi ile birlikte özel mülkiyet kavramı daha önce olmadığı şekilde önem kazanmıştır. Fakat bu durumda da ortaya yeni bir sorun çıkmıştır: Özel mülkiyetin güvenliği. İnsanlar, kendilerine ait olan hayvanları besleyip onların etinden ve sütünden yararlanmakta, kendilerine ait tarlaları işleyerek buralardan besin elde etmektedir. Ama, gerek yırtıcı vahşi hayvanlar, gerek dışarıdan gelebilecek bir istila ya da içlerindeki insanların girişeceği bir soygun bu emeklerini boşa çıkartacak ve belki de aç kalmalarına ve hatta ölmelerine sebep olacaktır.

İlkel devletlerin ortaya çıkışı, özel mülkiyetin içeriden ve dışarıdan gelebilecek her türlü soygun girişimine karşı belirli alanlarda yaşayan insan topluluklarının bir araya gelmesine dayanır. Bu birliktelik sayesinde, devlet denilen yapı ortaya çıkar ve insanlar bu devlete kendilerinin can ve mal güvenliğini sağlamaları için silah ve para verirler. Fakat bunu yapmakla birlikte, soygunculardan kaçarken aslında daha büyük bir soygun potansiyeli olan bir canavar yaratırlar. Devlet dediğimiz şey, sonuçta yine toplumun içinden insanların oluşturduğu bir yapıdır ve o insanlara, toplumu korumak için verilen güç eğer iyi bir şekilde sınırlandırılmazsa bu güç toplumda yaşayan insanların üzerinde bir baskı aracına dönüşebilir.

Devletlerin, kendi vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamak için bir gelire ihtiyacı vardır. Zira, Misses’in de altını çizdiği gibi “Devletlerin, halktan aldıkları dışında bir gelir kaynakları yoktur.”  Güvenlik ve adalet, devletin var oluşsal iki temel sebebidir ve bunlar için vergi alması da gayet doğaldır. Fakat bu iki özelliği dışında, modern devletlerin aldığı her vergi, piyasa şartlarında sağlanabilecek ve insanların devlete ihtiyaç duymadan da sağlayabilecekleri hizmetler içindir. Modern dünyada, özellikle totaliter devletlerde ve yarı totaliter sayılabilecek olan karma ekonomi modelini uygulayan ülkelerde vergilerin bu kadar çok ve külfetli olmasının sebebi budur. Devlet, asıl işi olan meseleler dışında birçok şey için vergi toplar ve bu vergi o işler için devlete doldurulan bürokrasinin içerisinde erir. Halk, çoğu zaman vergilerini alamaz.

Bazı düşünce adamları, vergiyi devletlerin meşru bir hırsızlık yöntemi olarak görürler. Ben bu konuda bu kadar acımasız düşünmemekle birlikte, Türkiye gibi doğrudan ve dolaylı şekilde bu kadar çok vergi alınan bir ülkede insanların soyulduğunu inkar edemem. Türkiye’nin acilen bir vergi reformuna ihtiyacı var.

Yorumlar