Kağıda basılı gazetelerin kaç yıl ömrü var?

gazete ile ilgili görsel sonucu
Medya sektörü; içerisinde sosyal medya platformlarından geleneksel medyaya uzanan geniş bir ağı kapsıyor. Toplumun gözü kulağı olan medya sektörü, aynı zamanda insanların haber alma hakkını sağlayarak kamu hizmeti veriyor.
Yazılarımda sıkça yer verdiğim ve bir seri haline getirdiğim dijitalleşme sürecini bu hafta da medya sektörü açısından ele alacağım.
18. yüzyılda gerçekleşen Sanayi Devrimi ile birlikte tüm dünyaya yayılan matbaa, medya sektörünün bir anlamda doğmasına sebep olmuştu. Basılan kitaplar, dergiler ve gazeteler 2 yüzyıl boyunca Dünya tarihine büyük etkilerde bulundu.
Şimdi ise, medya açısından yeni bir evrim süreci yaşanıyor. Bu süreç, dijital devrim olarak adlandırılıyor.Dijital devrimden, diğer tüm sosyal kurumlar gibi medya da etkileniyor. İngiltere'nin en köklü gazetelerinden biri  olan The Independet gazetesi geçtiğimiz yıllarda kağıda son baskısını yaptı. Artık kağıda basılmıyor, sadece online olarak yayımlanıyor. İngilizlerin bir başka gazetesi, The Guardian, uzun yıllar internet ortamına geçmemek için direndi fakat sonunda geçti ve şimdi kağıda baskıyı devam ettirmek için bağış toplandığını duyurdu. Yakında o da kağıda baskıya son verecek. Bunda şaşırılacak bir durum yok, zira İngiltere'de son 5 yılda iki yüzden fazla yerel gazete kapandı ya da online geçti. ABD'de ise kapanan gazete sayısı daha fazla. ABD ve Avrupa'da kağıda basılı gazetelerin % 40'ı ya kapandı ya da dijital ortama kaydı.
Peki neden? Çünkü, dijital devrim sürecine ayak uydurabilenler ayakta kalabilecek, uyduramayanlar ise yok olacak. Tıpkı, matbaanın yaygınlaşmaya başladığı yıllarda buna direnen  hattatlar, kağıtçılar, müzehhipler, ciltçiler, kalemciler, mürekkepçilerin yok olması gibi. Matbaa el yazması sektörden direniş görmüştü. Şimdi de dijital devrim, matbaa sektöründen bir direniş görüyor. Değişime direnmek ve teknolojiyle savaşmak yerine onu bir avantaja çevirmeyi deneyenler, yeni iş alanlarının çok olduğunu anlayacak ve kazançlı çıkacaklar.
Dünya üzerinde bu dijital devrimi iyi okuyup, uluslararası medyaya yatırım yapan ülkeler var. Örneğin BBC,Al Jazeera, Sputnik akla ilk gelen örnekler. Bu haber ajansları, sadece kendi ülkelerinde değil, Dünya'nın birçok ülkesinde hem ulusal hem de uluslararası yayın yapıyor. Bu haberleri basılı kağıda değil, sosyal medya ve internet üzerinden gerçekleştiriyorlar. İlgi çeken ayrıntı ise, internetten haber yapan bu ajansların insanların üzerinde gazetelerden daha etkin ve yönlendirici olması. Yani örneğin Türkiye'de basılı onca gazete varken, internet üzerinden yayın yapan Sputnik ya da BBC ülke politikalarını bile etkileyebiliyor. Devletler, bunu bir uluslararası politika yöntemi haline getirdi bile denebilir.
Dijital devrim yakın vadede tüm kağıda basılı materyalleri ortadan kaldıracak. İlk materyaller gazete, dergi, kitap. Diğerleri arkadan gelecek. ABD'de reklam vermek isteyenler artık kağıt gazeteleri değil, online medyayı tercih ediyor. Gazetelerin reklam kaybı, %40. Kimse buna dayanamaz. Türkiye'de ise tam tersi ve şaşırtıcı bir durum var. Kağıda basılı yayınlar azalacağı yerde artıyor. Tirajlar ise her geçen gün daha da düşüyor.
Türkiye'de sektörün yöneticileri medyanın geleceğini ve değişimini anlamıyor. Türkiye'deki tüm gazetelerin günlük tirajı (şişirilmiş rakamlarla bile) 3,5 milyonken, ABD'deki online gazete The Huffington Post'un aylık tekil okuyucusu 98 milyonu geçiyor.
Bir süre sonra kağıda basılı gazete kalmayacak. En fazla 10-15 yıl içerisinde bunu yaşayarak göreceğiz.

Türk Ticaret Bankası

Adapazarı'nda kurulan, Türk tarihindeki ilk özel banka olarak bilinen Türk Ticaret Bankası, geçtiğimiz günlerde 105. yaş gününü buruk bir şekilde kutladı. Bankanın eski çalışanları,  uzun süredir TMSF tarafından yönetilen ve aktif olmayan Türk Ticaret Bankası'nın kuruluş yıldönümünde Orhan Camii'nin yanındaki tarihi binayı ziyaret etmişler.  Binanın içerisinden çekilen fotoğraflar da bu sayede basına yansıdı. Fotoğraflara bakarken içim sızladı. Türk-İslam tarihindeki ilk özel bankanın şu anki hali, hiç iç açıcı değil. Bu binanın bir şekilde şehre kazandırılması gerektiğini ben dahil birçok kişi defalarca yazdı, çizdi, seslendirdi. Biz, suya yazı yazmaya devam edelim, belki bir gün birileri sesimize kulak verir ve bu tarihi binayı şehre kazandırır.

Yorumlar