Nükleer enerjiyi neden destekliyorum?

İlgili resim
Geçtiğimiz gün; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, birlikte Akkuyu Nükleer Santrali'nin ilk harcını attılar.  Türkiye için oldukça önemli olan nükleer enerji için atılan bu ilk adım ile birlikte, nükleer enerji ile ilgili tartışmalar tekrardan alevlendi.
Nükleer enerji karşıtı bir kitle var. Bu kitlenin ortaya koyduğu eleştiriler ise, ağırlıklı olarak fındık kabuğunu doldurmayacak mahiyette. Örnek olarak, nükleer enerji karşıtlarının sundukları tezlerden birkaçını inceleyelim.

  Dünya'nın nükleer santral yapımından vazgeçmesi büyük bir yalan. Rakamlar ve istatistikler bize gösteriyor ki nükleer santraller gerek Avrupa ve Amerika'da, gerek de tüm Dünya'da azalmıyor, tam tersine artıyor. 1980 yılında Dünya üzerinde 244 adet nükleer reaktör bulunurken, bu sayı günümüzde 450'ye çıkmış durumda.

Nükleer enerjiye karşı olan insanların, bir alternatif sunması gerekiyor. Zira şu anda Türkiye, enerji ihtiyacının çok büyük bir kısmını dışarıdan ithal ediyor.  Petrol, doğalgaz, elektirik vs. Enerji ihtiyacının dışarıdan ithal edilmesi sürdürülebilir bir model midir?
Nükleer enerji, sanıldığının aksine çevre düşmanı bir enerji türü değildir. Hatta, diğer enerji türlerinden (doğalgaz, kömür, petrol vs.) çok daha fazla çevre dostu bir teknolojidir. Nükleer enerji sera gazı salımı konusundaki en temiz seçenek.

Bu noktada öne sürülen en önemli seçeneklerden biri de yenilebilir enerji kaynakları. Sanılanın aksine, yenilebilir enerji kaynakları çevreye nükleer santrallerden daha zararlı olabilmekte. Örneğin; nehirler üzerine inşa edilen barajlar, göldeki popülasyona zarar verebilmekte ve birçok balığın ölümüne sebep olmakta. Rüzgar enerjisini kullanma fikrinde ise; rüzgar gülleri hem gürültü kirliliği oluşturmakta hem de kuşların ölmesine sebep olmaktadır.

Nükleer enerji konusundaki tek haklı eleştiri, olası bir felaket durumunda ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçlar. Bu tez, genel olarak Çernobil üzerinden örneklendiriliyor. Ben bunu, uçakla yolculuğun insanlara genelde otobüsle yolculuktan daha tehlikeli gelmesine benzetiyorum. İnsanların çoğu uçağa binmekten korkar ya da uçağı güvenliksiz bir ulaşım aracı olarak görür. Oysa istatistikler göstermektedir ki, otobüs başta olmak üzere bütün diğer ulaşım araçlarının kaza yapma oranı ve insanların ölme istatistiği uçağa göre çok daha fazladır. Aynı şekilde; nükleer santraller de eğer güvenlik değerlendirmeleri başarılı bir şekilde gerçekleştirilip, son teknoloji ile yapılırsa aslında diğer enerji santrallerinden çok daha güvenli bir seçenek olur.

Yapımına başlanan nükleer enerji santralinin 2023'te hazır olması planlanıyor. Bu, bizim için matbanın Osmanlı'ya yıllar sonra gelmesi gibi bir durum. Bizim çocuklarımız ve torunlarımız, nükleer enerji gibi bir seçeneğe neden bu kadar geç sahip olduğumuzu anlamakta güçlük çekecekler.
Ben de bu yüzden, geç de olsa, güvenliğinin iyi bir şekilde sağlanmasını şerh düşerek nükleer enerji kullanımını ve nükleer santral yapımını sonuna kadar destekliyorum.

Yorumlar