"Yapılan hataları tekrarlamamak..."

Image result for resim tablo




Uzun bir süre sonra elime 2015 yılında yayımlanan, dostum Uğur Uzun ile birlikte kaleme aldığımız İnanca Saygı Düşünceye Özgürlük isimli kitabımızı aldım.
Kitaba göz gezdirirken farkında olmadan üzüldüğümü hissettim.
2015 yılında, 9. sınıf öğrencisi iki genç olarak kaleme aldığımız kitabın giriş yazısında; 

"Acizane gözlemlerim bana Türkiye’de insanların her şeyden önce barış istediğini, bu topraklarda kan akmasını asla istemediğini gösterdi. Tam manasıyla bir barışın nasıl sağlanabileceği sorusu ise beni demokrasi, özgürlük ve eşit vatandaşlık ideallerine yönlendirdi. Ama nasıl bir özgürlük, nasıl bir demokrasi, nasıl bir eşit vatandaşlık?

Anladım ki, ne özgürlük olmadan barış olur, ne barış olmadan özgürlük.
Ne demokrasi olmadan barış olur, ne de barış olmadan demokrasi. Her şey
iç içe geçmiş durumda. Fark ettim ki, biz insanlık tarihinin başında da sonunda da bulunmuyoruz. Belki de insanlık tarihinin en verimli çağlarından birinde yaşıyoruz. Geçmişimizde olağanüstü bir bilgi ve tecrübe birikimi var. Bize düşen, geçmişle sağlıklı bir analiz yaparak geleceğimizi hep birlikte inşa etmek. Geçmişte yapılan hataları tekrarlamaktan kaçınmak." 

şeklinde  birkaç cümle kaleme almışım.


Geçmişte yapılan hatalardan ders almak ve o hataları tekrarlamamak. Beni en çok üzen kısım da bu oldu sanırım.

Üzülme sebebim, o yıllardaki gelişmeler, fikri tartışma ortamı ve  heyecanımızın artık o zamana göre çokça azalmış olmasıydı.

O zamanlarda televizyon ve radyo programlarına çıkarak barışı, kardeşliği, özgürlüğü konuşuyor tartışıyorduk.

İnsanlar gerçekten bir değişim sürecindeydiler.

Türkiye'nin önünde çok parlak bir gelecek vardı ve hepimiz bunun için mücadele etmeli, hepimiz taşın altına elimizi koymalıydık.

Fakat her şey hayal ettiğimiz gibi gitmedi...

Çözüm sürecinde PKK'nın Suriye'deki gelişmelerden sonra silah bırakma kararını uygulamaması, iktidarın oy kaygısıyla milliyetçi söylemlere başvurması ile yani iki tarafından da gönülsüzlüğü ile konu kapatıldı.

Süreç o kadar yanlış yönetildi, o kadar hataya fırsat verildi ki.

Sonrasını hepimiz biliyoruz.

Kontrolümüzde olan ve olmayan gelişmeler neticesinde günümüze geldik.

Geldiğimiz yer tekrardan andımız tartışmaları, Türkçe ezan, ekonomik kriz...

Fakat yine de geleceğe dair umutlu olmak için sebeplerimiz yok değil.

Şu anda insan hakları ve özgürlükler konusunda bundan birkaç yıl öncesini özleyecek durumda olsak da, bundan 20 yıl öncesine göre yine de iyi bir noktadayız.

İstanbul'da bindiğim vapurda canlı müzik yapan sanatçının Kürtçe bir şarkıyı seslendirebilmesi de bunun örneği.

Fakat, heyecan konusunda sanırım hiçbirimiz pozitif değiliz.

İnanca Saygı Düşünceye Özgürlük kitabının önsözü şu cümle ile bitiyor:
"Gözümüzün önündeki yapay perdelerin kalkması ve özgür düşüncelerde buluşmak dileğiyle.."

Yorumlar