Bir Taksici ile Yaşadığım UBER Konuşması


Bu köşede sizlerle 9 Mart 2018 tarihinde Uber - Taksi gerilimi ile ilgili düşüncelerimi paylaşan bir yazı kaleme almıştım. (UBER vs. Taksi: Tek Yol Rekabet)

Tartışmaların en alevli olduğu zaman dilimi içerisinde yazdığım bu yazıda özetle bu çağda teknolojiye karşı çıkmanın bir anlamı olmadığını, teknolojinin ise rekabet sürecinde en önemli silah olacağını, bunu en iyi kullananların ayakta kalacağını ve diğerlerinin ise yok olacağını söylemiştim. Altını çizdiğim bir diğer nokta ise devletin müdahale etmemesi gerektiğiydi.

Aradan yaklaşık olarak 10 aylık bir süre geçti. Bu süre zarfında UBER - Taksi gerilimi ile ilgili birçok gelişme yaşandı. Eminim ki sizler de bu gelişmelerden az ya da çok haberdarsınızdır.
Yaklaşan yerel seçimler öncesinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanlığına aday olan isimler de bu soru ile sıkça karşılaşıyor fakat net bir cevap vermekten kaçınıyorlar.

Diyebilirsiniz ki 'UBER İstanbul'un meselesi, Sakarya'ya ne?'  Fakat öyle değil. Küreselleşen dünyada yüz binlerce kilometre ötedeki olaylar ve gelişmeler bile bizi olduğumuz yerde etkileyebiliyorken, UBER-Taksi meselesine sadece İstanbul'un bir meselesi olarak bakmak yanlış olur.

İstanbul'da bir süredir taksi ya da UBER kullanıyorum. Hatta bazen bir akşam taksi, bir akşam UBER kullandığım oluyor. Bunu yapma sebebim de açıkçası bir gözlem yapmak. Gözlemlerimi kısaca özetlemem gerekirse tecrübe etmeden kaleme aldığım yazımda çok büyük oranda haklı çıktığımı söyleyebilirim.

Fakat geçtiğimiz günlerde bindiğim bir takside öyle bir şeyle karşılaştım ki, şaşkınlığımı taksiciye karşı bile gizleyemedim.

Bindiğim taksideki taksicinin cama sabitlenmiş telefonunda artık birçok takside olduğu gibi  UBER'e alternatif olarak çıkan BiTaksi ve iTaksi uygulamaları vardı. İstemsizce ekrana kaydı gözüm. BiTaksi ve iTaksi uygulamalarının yanı sıra UBER ve benim o geceye kadar adını dahi duymamış olduğum Careem uygulamaları vardı.

Şaşkınlığımı gizleyemeyerek taksiciye neden UBER  uygulaması yüklü olduğunu sordum. Taksici bana kendisinin 4 ayrı sistemde organize bir şekilde çalıştığını söyledi. BiTaksi ve iTaksi uygulamalarının yanı sıra UBER'den gelen yolculara da hizmet verdiğini söyledi. Ben diğer uygulamayı sorduğumda onun da UBER tarzı bir uygulama olduğunu, UBER kadar bilinmemekle birlikte daha çok Arap müşterilerin kullandığını söyledi.

UBER sürücüleri ile taksi sürücülerinin kavgalarına aşina olduğum için teyit etmek için sordum, "Yani UBER'e karşı değil misiniz?"

"Hayır" dedi taksi şoförü. "Hatta oradan çok müşterim var. Ayrıca müşterimin kim olduğunu da önceden görebiliyorum. Düzgün, temiz insanları taşıyorum böylelikle. Sıkıntılı tiplerle işim olmuyor." diye de ekledi. Aracındaki POS  cihazını da göstererek "İsteyen müşterilere kart ile ödeme yaptırıyorum, isteyenlere de direkt havale özelliği kullandırarak mobil bankacılık üzerinden karta bile ihtiyaç duymadan ödeme yapabilmesini sağlıyorum." dedi.

Daha sonra telefonundaki UBER  uygulamasını açarak bana kendisi hakkında yazılan mesajları gösterdi.

Taksiden teşekkür edip inerken ikimiz de teknoloji ile savaşılmaması tam tersine teknolojinin imkanlarının sonuna kadar kullanılması konusunda hemfikirdik.

Yorumlar