Kutsal Olan Devlet Değil, Bireydir


Geçtiğimiz günlerde Habertürk TV’nin başarılı sunucusu Hülya Hökenek’in moderatörlüğünü yaptığı Enine Boyuna isimli programda gerçekleşen bir tartışma ülke gündemine oturdu. Özgürlükçü fikirleri ile tanıdığımız, liberal-demokrat gazeteci Nagehan Alçı’nın devlet hakkında yaptığı yorumlar en çok konuşulan konular arasına girdi.
Peki Nagehan Alçı, söz konusu programda ne demişti? Alçı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan günümüze kadar devlet eliyle birçok kez katliamlar gerçekleştirildiğini, bu sebeple Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihteki bazı dönemlerinde katil bir devlet olarak tanımlanabileceğini söyledi. Nagehan Alçı ayrıca, devletin kutsal olmadığını, kutsal olarak görülmemesi gerektiğini de ifade etti.
Televizyon tarihindeki en trol isimlerden biri olan, asıl mesleği ceza hukuku profesörlüğü olan fakat her akşam, konu ne olursa olsun bir şekilde televizyon programlarına konuşmacı olarak katılan Ersan Şen adındaki her konuda bilgisi olmadan fikri olan tipik karakter, Alçı’nın birçok kez sözünü keserek hem saygısızlıkta bulundu, hem de sözleri bağlamından kopartarak en iyi yaptığı şeyi, popülizmi yaptı.
Peki Nagehan Alçı bu sözlerinde haklı mı yoksa haksız mı? Siyaset bilimi ile ilgilenen herkes şunu çok iyi bilecektir ki, doğaları itibariyle her devlet bir miktar katildir. Fakat katillik dereceleri birbirinden farklıdır.
Devlet vatandaşların; hayat, hürriyet ve mülkiyet haklarını koruması için yine vatandaşlar tarafından kurulmuş bir organizmadan ibarettir. Ama çoğu kez bu yapı, kendisini koruması için eline silah veren vatandaşlara da o silahları doğrultur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde de bunun birçok örneği mevcuttur.
Nagehan Alçı 30 Eylül tarihli Habertürk’teki yazısında yaptığı konuşmaya açıklama getirerek “Türkiye’de devlet kavramını Tanrı gibi gören ve dinsel şekilde kutsayan 12 Eylül-28 Şubat tarzı bir zihniyetin tehlikeli yükselişini yaşıyoruz. Vatan kutsaldır ama devlet değil" ifadelerini kullandı. Ben Alçı’nın söylediğinden de fazlasını söylüyorum:
Kutsal olan devlet değil, eşref-i mahlukat olan insandır yani bireydir.
Alçı, yazısının devamında da altına imzamı attığım şu ifadeleri kullanıyor, “Sınırlı devlet rejimine ihtiyacımız var. Bir ülkede devlet kapsam olarak büyüdükçe özgürlük ve adalet de o oranda küçülür. Biz Türkler insanlık tarihinden süzülen bu hakikati kavrayamazsak bu coğrafyada huzur içinde yaşayamayız”
Devleti kutsal olarak görmek, devlet yetkililerini ve dolaylı yoldan bürokrasiyi de kutsal olarak görmek anlamına gelir ki, bürokrasi bırakın kutsallık atfedilmeyi, ancak şeytanın uğraşı olabilir.
Devleti kutsayarak, vatandaşların vatan sevgisini devlet üzerinden sömürerek ve istismar ederek konuşanlar da muhtemelen bunların farkında. Fakat farkında olmak yetmiyor. Çoğu zaman sığlık ve basitlik bu ülkede daha çok prim yapıyor.
Nagehan Alçı gibi cesur birkaç isim ise, konforlu bir yaşam ve gece huzurlu uyku uyumak varken, inandığı değerleri her şeye rağmen savunmaya devam ediyor.
Unutulmaması gereken tek şey, tarih, kısa vadedeki faydaları için popülizm yapanların sandığı kadar kısa değil.

Yorumlar