Amerika'yı boykota giderken, eldeki ihracattan olmak




               Türkiye: komik boykotlar ülkesi. Hollanda'yı protesto etmek için portakal kesilen, İsrail'i protesto etmek için Coca Cola dökülen, hatta Coca Cola yerine Fanta içilen, Amerika'yı protesto etmek için Iphone kırılan ya da dolarla burun silinen garip bir ülkeyiz.

                Ülkelerle yaşanan geçici krizler esnasında, fırsattan istifade etmeye çalışıp adını duyurmaya çalışan birçok kişi mevcut ülkemizde. Bunun son örneğini, ABD ile yaşanan siyasi ve ekonomik kriz esnasında gördük. Başkent Ankara'nın önemli ilçelerinden Keçiören Belediyesi; Burger King, Starbucks gibi "ABD Menşeili" firmalara ruhsat verilmeyeceğini açıkladı. Hatta belediye başkanı Mustafa Ak, "Bu kararın örnek olmasını temenni ediyoruz" bile dedi.

                Dedi ama...

                Önceki boykotlardan farksız olarak, bu boykot işini de yüzlerine, gözlerine bulaştırdılar. Sert kayaya çarptılar.

                Zira...

                Burger King'in, ABD meşeili bir şirket olmadığı ortaya çıktı. Ortaya çıktı derken, bu saklanan bir sır değildi elbette. Google üzerinden yapılacak küçük bir aramada bile, Burger King'in merkezinin Brezilya'da bulunan 3G Capital isimli şirket olduğu kolayca görülebilirdi.


                İşin komik tarafı, sadece Burger King'in bir  ABD şirketi  olmaması değil. Bu şirketin ana geliştirici ve üretici haklarının bir Türk şirketinde bulunması: TAB Gıda. Türkiye'de hızlı gıda sektöründeki faaliyetlerine 1995 yılında başlayan TAB Gıda, her yıl yükselen grafiği ile başarısını artırarak ilerliyor. TAB Gıda bünyesinde bulunan tek marka Burger King değil. Sbarro,  Popeyes, Arby's, Usta Dönerci ve Döner Stop gibi ismini sıkça duyduğumuz markalar da TAB Gıda'nın bünyesinde hizmet veriyor.

                Kendi web sitesine göre, Türkiye'de 650'den fazla Burger King, 80 Sbarro, 200'ü aşkın Popeyes, 70'den fazla Arby's, 140'tan fazla Usta Dönerci ve 8 Döner Stop mağazası bulunuyor. Bu mağazalarda yüzlerce kişiye iş veriyor.

                TAB Gıda'nın başarısı, aynı zamanda Türkiye'nin de başarısı anlamına geliyor. Zira, şirketin faaliyetleri Türkiye ile sınırlı değil. Türkiye ile birlikte Çin pazarına da açılan TAB Gıda, 3G Capital Şirketi'nden bu ülkenin de ana geliştirici ve üretici haklarını da almış durumda.  Geçen yılı Türkiye'de bin 97 Çin'de ise 886 mağaza ile tamamlamayı başaran TAB Gıda, iki ülkede de istikrarlı bir şekilde büyümesini sürdürüyor.  

                Bu, Türkiye  için oldukça önemli bir adım.

                Nasıl mı?

                TAB Gıda, sadece bünyesinde bulundurduğu markalara artı gelir sağlamıyor. Şirketin başarısının arkasında hızlı servis restoranları için hizmet veren "Ekosistem  Şirketleri"nin büyük payı var.

       
         Örneğin, Fasfat  Gıda, bu markaların satın alma, depolama ve lojistik ihtiyacını karşılayan bir şirket. 2010 yılında kurulan şirketin Antalya'da 1.500 kg/saat, günlük iki vardiyada 22.5 ton aylık olarak 675 ton yıllık olarak da 8 bin 100 ton sebze işleme kapasitesine sahip fabrikası bulunuyor.

                Hamburger ve tost ekmeği ihtiyacını karşılamak için, bir başka ekosistem şirketi olan Ekmek Unlu Gıda'nın kapısı çalınıyor.

                Afyon'da 2013 yılında kurulan Türkiye'nin en büyük patates işleme fabrikası Atakey, yıllık 120 bin tonluk kapasitesiyle patates ihtiyacını karşılıyor. Bu arada, Çin'deki Burger King mağazalarının patates ihtiyacı da bu fabrikadan karşılanıyor. TAB Gıda, her yıl bölgeye 20 milyon dolar değerinde, 30 bin ton civarında patates ihraç ediyor.

                Amasya'da kurulan et fabrikası Ekur Et de, günde 400, yılda 120 bin büyükbaş hayvan kesme ve işleme kapasitesine sahip bulunuyor. Ekur Et, bölge halkını çiftçilik ve hayvancılığa teşvik etmenin yanı sıra, ortalama bin haneye de iş imkanı sağlıyor.

                Velhasıl, Burger King gibi bir markanın Türkiye'de olması, özellikle de ana geliştirici ve üreticisinin bir Türk firmasına ait olması aynı zamanda binlerce kişinin evine ekmek götürmesi, tarımın canlanması, hayvancılığın artması, ihracatın yükselmesi anlamına geliyor.

                Diyeceğim o ki; ABD firması sanarak Burger King'i boykot etmeye çalışırken, elimizdeki ihracattan ve binlerce kişinin ekmeğinden olmayız umarım. Böyle zamanlarda herkesin çok daha soğukkanlı ve akıllıca hareket etmesi gerekli.  

               Ülkelerle yaşanan geçici krizler, yerli ve yabancı yatırımcılar üzerinden tartışılmamalı. Bu, var olan yatırımcıyı kaçırabileceği gibi, gelebilecek yatırımcıları da kuşkuya düşürür. Oysa Türkiye, serbest ticaretin var olduğu bir ülke olarak yatırımları çekmeye devam etmeli. İktisadi aktörler, krizin bir parçası haline getirilmemeli. 

Dipnot: Coca Cola protestoları ile ilgili zamanında yazdığım yazı:

Yorumlar